AHİ EVRAN

AHİ   EVRAN

AHİ   EVREN

( 1168 / 1261 )

( 1175 / 1268 )

93 yaşında ölmüş

———————–

Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen alperenlerden biri de Ahi Evran’dır.

Ahi  / Evran – Evren , aslen  Azeri Türklerinden  olup, bu gün İran sınırlarının içinde kalan  , dönemin  önemli kültür  merkezlerinden  Azerbaycan’ın  Hoy  kasabasında  doğmuştur.

Ahi  Evran – Evren’in  yaklaşık olarak Hicri 567  / Miladi 1175 ‘de Hoy’da doğduğu ve 93 yıl yaşadığı, büyük bir olasılıkla  Türkmenlerin 1268 lerde devrin Selçuklu sultanına karşı başlattıkları Kırşehir isyanında öldürüldüğü belirtilmektedir.

( Bayram, M., “Ahi  Evren’in öldürülmesi ve ölüm tarihinin saptanması “

İ.Ü. E.F. Tarih Enstitüsü Dergisi, Sayı 12, İstanbul, 1982, s. 534.)

—-

Anadolu’da Ahilik oluşumunun kurucusu ve 32 esnaf topluluğunun  piri / ustası – kurucusu  kabul edilen Ahi Evran’ın asıl adı Mahmud’dur.

—-

Babasının adı ve doğum yerine göre  Mahmud bin Ahmed el-Hoyi  / Hoylu Ahmet’in oğlu Mahmut  denmiştir.

—-

Künyesi  / kimlik bilgileri ;

Ebu’l-Hakâyık  / hakikatlerin babası .

Lakabı / takma ismi  Nasirüddin’dir  / dinin yardımcısı.

Ahi şecerenâmelerinde ise Nimetullah / Allah’ın nimeti  olarak anılmaktadır.

 Evran , Türkçe bir kelime olup “ evren – dünya – kozmos – gök varlıklarının bütünü ” anlamlarına gelmektedir.

—-

 Ahi Evran’ın çocukluğu ve ilk öğrenim dönemi  , memleketi olan Azerbaycan’da geçmiş , gençliğinde Horasan ve Maveraünnehir’e  / Orta Asya’da, Ceyhun ve Seyhun nehirleri arasında kalan tarihi bölgeye giderek o yörede  Ahmet Yesevi ’nin öğrencilerinden  aldığı ilk tasavvuf terbiyesi ile yetişmiş ve olgunlaşmıştır. Herat şehrinde  zamanın en büyük alimlerinden olan Fahruddin-i Razi ’nin derslerine devam ederek ondan akli / fen ve nakli  / din ilimleri öğrendi.

—-

( Fahruddin-i Razi ,  6 Şubat 1149 – 29 Mart 1210.  Babası da büyük bir Horasan alimiydi ve ilk eğitimini ondan aldı.  İslâm alimi, fizikçi ve müfessir / Kur’an yorumcusu . Soyu ile  beraber adı Muhammed bin Ömer bin Hüseyin bin Hüseyin bin Ali et-Teymî el-Bekri’dir.

Horosan’da “ Farabi ” ve “ İbni Sina ”nın tüm eserlerini okumuş, onların verdiği bilgileri daha da geliştirerek, tıp, astronomi, astroloji, lisan, edebiyat konularında kitaplar yazmıştır.  )

—-

Bir hac yolculuğu esnasında Razi ’nin öğrencilerinden ve evliyadan Şeyh Evhadüddin Hamid Kirmani  ile tanıştırılan Ahi Evran, daha sonra onun öğrencileri  arasına katılmış ve bağlılığını Evhadüddîn’in  1237 yılında ölümüne  kadar sürdürmüştür.

(Evhadüddin Hamid Kirmani  , kimliği  Ebu Hamid, lakabı / takma ismi Evhadüddin’dir. İran’ın Kirman bölgesindendir. Ahi Evran’ın kayınpederidir. Kızı Fatma Bacı, Bâcıyân-ı Rûm / Anadolu Bacıyanları  adlı kadınlara özgü sivil toplum örgütünü kurdu.)

—-

 Ahi Evran, Bağdat’ta iken fütüvvet / esnaf oluşumunun ileri gelen şeyhleriyle iletişimlerde bulunduğu gibi, başta Evhadüddin Kirmani  olmak üzere birçok üstattan yararlanmıştır.

Bağdat’ın o yıllarda İslam dünyasının en büyük ilim, sanat ve irfan / bilgi – deneyim – kavrayış ve güçlü seziş  merkezi oluşu, Ahi Evran’ın çok yönlü bir ilim ve fikir / düşünce  adamı olmasında etkili olmuştur.

—-

Tefsir / yorumlama , hadis / Peygamber söz ve davranışları , kelam / kavramlar, fıkıh / maksadı ve amacı aramak ve tasavvuf  / Tanrı’nın niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği anlayışıyla açıklayan dini ve felsefi / düşünce akımı gibi dini  ilimler yanında felsefe ve tıp sahasında da sivrilmiş ve bu konularda eserler vermiştir.

—-

 Muhyiddin İbni Arabi ve hocası Evhadüddin Kirmani ’yle birlikte 1205 yılında Anadolu’ya gelen Ahi Evran, Evhadüddin’le birlikte çeşitli Anadolu şehirlerini dolaştı.

Anlatılarında  bir yandan esnafa dünya ve ahiret işlerini düzenli hale getirmeleri için öğütlerde bulunurken öte yandan yaklaşan Moğol tehlikesine karşı Anadolu halkının kuvvetlenip teşkilatlanması için çalışmıştır.

—-

 Ahi Evran Anadolu’ya geldikten kısa bir müddet sonra Kayseri’ye yerleşerek burada bir debbağ  / deri işleme atölyesi kurdu. Debbağlık yaparak / deri tabaklayarak  geçimini sağlayan Ahi Evran, özellikle sanat sahibi kimseler arasında çok sevilmiştir.

Bugünkü manada esnaf oluşumu diyebileceğimiz Ahilik kurumunu kurarak birçok şehir ve kasabada geliştirilmesini sağlamıştır. Ahi Evran-ı  Veli , tarih boyunca debbağların  piri / üstadı  ve 32 çeşit esnaf ve sanatkâr toplumunun lideri olarak kabul edilmiştir.

—-

Ahi Evran, 1227-28  yılından sonra umulur ki  Sultan I. Alaaddin Keykubad’ın /saltanatı  1221 -1237 döneminde  isteği ile Konya’ya yerleşti. Burada hem sanatını yerine getiriyor, hem de müderrislik /  öğreticilik yapıyordu.

Konya’da bulunduğu müddetçe  rahat ve saygın  bir hayat süren Ahi Evran, Sultan I. Alâaddîn Keykubad’dan devamlı destek ve koruma  görmüş ve bu arada yazdığı bazı eserleri sultana sunmuştur.

—-

Anadolu Selçuklu Devleti’ne karşı meydana gelen bir olay  sebebi ile , etkili olmasından  rahatsız olan bazı kimselerin şikayeti üzerine Ahi Evran tutuklanıp hapsedildi. Ahi Evran ile birlikte pek çok Ahi ileri geleni beş yıl süreyle Konya’da tutuklu kalmışlardır.

—-

 1243 yılında Anadolu’ya saldıran Moğollar’ın Kayseri şehrini kuşatmalarına direnen Ahiler, kale korumaları  ile birlikte şehri on beş gün savundular. Moğolların tam vazgeçecekleri sıra bir Ermeni dönmesi olan Kayseri iğdiş başısının Moğol Komutanı Baycu Noyan’la gizlice anlaşması sonucunda Moğollar kente girerek Ahileri kılıçtan geçirdiler. Bu sırada Konya’da tutuklu bulunan Ahi Evran bu katliamdan kurtuldu.

—-

 II. Gıyaseddîn Keyhüsrev’in 1245  yılında ölümünden  sonra saltanat naibliğine / 2 inci adamlığa  getirilen Celaleddin Karatay, tutuklu Ahi ve Türkmenleri serbest bıraktı. Ahi Evran, Denizli’ye giderek orada bir yıl kadar kaldı. Selçuklu tahtına geçen Sultan II. İzzeddîn Keykavus’un çağrısı üzerine Konya’ya dönerek karşıt medreselerde ders vermeye başladı.

—-

Ahi Evran’ın Konya’ya dönüşünden bir müddet sonra Mevlânâ’nın hocası Şems-i Tebrizî’nin, 1247 yılında  bir suikast sonucunda öldürülmesi üzerine kimi çevreler, bu olayda Mevlana’nın oğlu Alaaddin Çelebi’nin de parmağı olduğu iddiasını yaymışlardı. Bu şartlar altında Konya’da kalamayan Alaaddin Çelebi Kırşehir’e  gitmiştir. Ahi Evran’ın da aynı zamanda Kırşehir’e yerleşmiş olması kuvvetle olasıdır.

—-

Ahi Evran ömrünün son on beş yılını Kırşehir’de geçirdi.

 Türkmenler ve Ahiler, IV. Kılıç Arslan’ın ( 1257-1266 )  yönetimi ele geçirmesinden sonra Moğolların baskısıyla yaptığı atamalar sebebiyle, sultana ve Moğollara karşı direnişe geçmişlerdi.

En güçlü direnmenin vuku bulduğu Kırşehir’de, IV. Kılıçarslan ve Moğol ilhanı, Kırşehir Emiri Nureddin Caca’yı bu isyanı bastırmakla görevlendirdi. İsyan, Nureddîn Caca yönetimindeki Moğol kuvvetlerince çok kanlı bir biçimde bastırıldı. Moğollar tarafından yapılan katliamda öldürülenlerin arasında Ahi Evran ve Mevlânâ’nın oğlu Alaaddin Çelebi’nin de bulunduğu anlaşılmaktadır.

—-

 Ahi Evran’ın ölümü veya öldürülüşü konusu yakın zamana kadar üzeri sisli bir konuydu. Ancak son yıllarda ortaya çıkartılan kimi belge ve bilgiler Ahi Evran’ın şehirde  katledildiği olasılığını  oldukça kuvvetlendirmektedir.

 Ahi Evran-ı  Veli, Kırşehir’de Ahi Evran Mahallesi’ndeki Ahi Evran Camii bitişiğindeki bütün gün ziyarete açık olan türbesinde yatmaktadır.

——————-

 AHİ  EVRAN ve

AHİLİK

——————-

Horasan’dan Selçuklular zamanında ,  Kırşehir’e gelen Ahi Evran, Ahiler’in piri / üstadı  ve yine Türk sanatkarlarının mürşidi / doğru yolu göstereni  ve lideridir.

——–

Ahi’ liğin

İçeriği

——–

Merkezi Kırşehir’de olan Ahi ’lik  esnaf, sanatkar ve işçiyi içine alan mesleki bilgi ve terbiye veren iş ahlakına dayanan bir kardeşliğin , eli açıklığın , fedakarlığın , doğruluğun , niteliğin , üretimin , sanatın , aklın , bilimin esas alındığı ve  gerektiğinde  devlete her türlü askeri ve ekonomik yardımda bulunan bir kuruluş ve oluşumdur.

—-

Ahi Evran’ın tasavvuf ve ileri düşüncesiyle kurduğu örgüt, bilgi ve sanatı öğrenmek ve onu uygulamak olmuştur. Ahiler Anadolu’da hatta dünyada sendikacılık ve tüketici haklarını dünyada ilk örneğini ortaya koymuşlardır.

Ahi ‘ler müslüman nüfusun yaşadığı her yerde bir araya gelerek ahilik kurumlarını  oluşturmuşlardır.

Bu kurumların başındaki insanlara ” AHİ  ŞEYHİ  ” veya ” AHİ  BABA ” denilmektedir.

—-

Ahilerde bir çırak ya da yamak usta olacağı zaman iki Ahi Ustası çırağı ya da yamağı  Ahi Şeyhi’ne tanıtırlar ve çırağın artık çıraklıktan çıktığını artık usta olabileceğine tanıklık ederlerdi.

—-

Ustalığını gösteren, işinin örneklerini meydanda sergilenirdi. Bu arada tören düzenlenir , ustalığa geçen çırağa, bir çeşit önlük takılırdı, bu törene

” ŞED  KUŞANMA ” ya da ” ŞED  ÇEKME ” denilirdi.

—-

Osmanlı Sultanları, sultan oldukları zaman imparatorluğun ilk zamanlarında şed kuşanırdı , sonraları bu tören kılıç kuşanmaları şekline dönüşmüştür.

Sultanların şed kuşanma töreninin kökeni  ilk sultan Osman Bey kendisi de Ahi olan Şeyh Edebali’nin kızını istemişti. Edebali’de kızını Osman Bey’e Ahi olması şartıyla vermişti, böylece Osman Bey’de şed kuşanmıştır ve ahilere katılmıştır.

—-

Bütün nüfusu böylesine kapsayan bu oluşumun hem dinsel hem de ekonomik bir özelliği vardır.

Özellikle Selçuklular döneminde ve 14, 15 ve 16. yüzyılda Ahi diye adlandırılan 17. yüzyıldan sonrada ekonomik yanları ağır basan Lonca’lar da sıkı bir disiplin egemendir.

Her örgüt ayrıca, kendi içinde görev bölümü yapmaktadır, Ahi Şeyhi, ihtiyarlar heyeti, kethüda / yeniçeri ağasından sonra en yüksek konum  ve yiğitbaşları bulunmaktadır.

Bütün çalışan zümrelerin  böylesine disiplinli şekilde örgütlenmiş olması, hem üretim düzenini sağlamakta hem de devletin örgütler aracılığı ile ekonomiyi denetlemesini  olası kılmaktadır. Bu kurumlar zamanla ahiliğin etkisini yitirmesiyle, ” lonca ” şeklindeki işçi örgütlerine dönüşmüştür.

—-

Anadolu’nun Türkleşmesi ve Müslümanlaştırılmasında daha sonra da Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda önemli rolü oynadığı bilinen Anadolu’daki Ahi oluşumunun  kurucusu olan Ahi Evran hakkında bilgiler , Anadolu’da farsça eserler üzerinde yapılan çalışmalar sonuncunda elde edilen bilgi ve belgelere dayanmaktadır.

Ahi Evran’ın tarihi kişiliği , çevresi ve 20’ye yakın eseri saptanmıştır.

Anadolu Türk Kültürü ve Medeniyetinin, Türk Dili ve Edebiyatının oluşmasında, gelenek ve törelerinin yerleşmesi ve korunmasında önemli etkisi bulunan fikir / düşünce  akımlarından birinin lideri olduğu anlaşılıyor.

AHİ EVRAN’IN

ESERLERİ

————

Ahi Evran’ın hayatı ve eserleri üzerinde uzun yıllardan beri çalışmakta olan Prof. Dr. Mikâil Bayram’ın çalışmaları sonucunda  Ahi Evran’ın bilinen yirmi kadar eserinin el yazması tıpkı basımlar hâlinde günümüze kadar geldiği anlaşılmaktadır. Bazı eserleri ise isim olarak bilinmekle birlikte günümüze ulaşamamıştır.

1- Matali ül-iman,

2- Menahiç-i Sayfı / Seyfi . İlmihal kitabıdır.

3- Tabsirat ül-mubtedi ve tezkireti ül-müntehi .

4- Yezdan-şinaht,

5- Murşid ül-kifaye,

6- Ağaz u encam,

7- Medh-i fakr u zemm-i dünya,

8- Risale-i Arş,

9- Mukatebat beyne Sadr ud-Din el-konevi,

10 – Cihad-name

11- Letaif-i  Gıyasiye .

( Kitabın 1. cildi felsefe, 2. cildi ahlâk ve siyaset, 3. cildi fıkıh /İslâm hukuku, 4. cildi dua ve ibadet hakkındadır.)

12- Letaif-i Hikmet.

( Sultanlara ve yöneticilere  öğüt  verici  ve “ Siyasetname ” türü bir eserdir.

Bu eserde halkın gereksinimleri belirlenmekte, bu gereksinimlerin karşılanması, istihdamın / işlendirmenin , nitelikli , bol ve ucuz üretimin arttırılması sırasında çıkabilecek sorunlara karşı  alınacak önlemlerin neler olması gerektiği anlatılmaktadır. )

13 – Tercüme-i  Nefsün  Natıka

14 – İlmü-t  Teşrih

15 – Ulum-ı Hakiki

16 – Tuhfetü-ş  Şekür

17 – Tercüme-i  Miftahü-l  Gayb

18 – Tercüme-i  Elvahu-l  İmadiyye

19 –  Tercüme-i Kitabü-l Hamsin fi Usuli-d din

20 –  Tercüme-i  Teveccühü-l Etem Nahve-l Hak

—- ————

Ahi Evran’ın elli yıl müsahipliğini / gözlemciliğini – tanıklığını yapan ve onun vefatından sonra da yerine geçen Ahmet Gülşehri, Ahi Evran ve Ahilik konusunda “ Keramat-ı Ahi Evran ” adında 167 beyitten oluşanbir eser yazmıştır.

Ahmet Gülşehri’nin yazdığı menakıbnamede / bir kahraman veya bir tarikat büyüğünün hayatındaki olağanüstü halleri bir araya getiren eserinde  , Ahi Evran’ın bütün ahilerin başı olduğunu, padişahların kendisine saygı gösterdiğini, hiç haram yemediğini, Ahilik adına yaptığı çalışmaların bütün dünyada duyulduğunu, Ahilik yasalarını  uygulandığını, misafirperver olduğunu, gerçek dostluğa önem verdiğini, kimseye incitici bir söz söylemediğini anlatılmaktadır.

KAYNAK:

Kirsehirsayfası.com

Ahi Evran  üniversitesi .

Ahilik kültürünü araştırma merkezi .

bilimteknik.com

kimkimdir.gen.tr

ahilik.net

İdris Kulaçoğlu . 27.3.2019  22:45  çalışma odam .

Reklam