TÜRK UYGARLIĞININ
KÜLTÜRÜNÜN TEMELLERİ
———————————-
ÖN – TÜRK bulgu , belge ve bilgileri ….
Mağara – taş yazıtlar ….
Kurganlar ve höyükler ….
—-
2500 YIL ÖNCEKİ TÜRK TANSIĞI UYGUR KARIZLARI
Karız: Eşsiz bir yeraltı su ark dizgesidir.
2500 Yıl önce Uygur Türkleri , yer çekiminden başka bir kuvvet kullanmadan ve yerin altından suyu , Tanrı Dağlarının doruklarından başlayıp Turfan bölgesine kadar uzanan ve Taklamakan Çölü’nün 60 km. boyunca 110 m. altından geçiren ve toplamı 5100 km. uzunluğundaki KARIZLARI / su kanallarını yapmışlardır. Bu koca yapıt, bugün için bile çok güzel bir ölçmenliktir.
Bir başka deyişle:
Şimdiye dek, kendilerinde ” Kent Eli Olgusu ” bile bulunmayan batılılarca Türklerin, karakıl çadırlarda yaşayan ilkel göçebe topluluklar olduğu sanılıyordu.
—-
Oysa ;
2500 yıl öncesi oluşturulan Uygur Karızları Türklerin, o tarihlerde yerleşik kent ekininden oldukça ileri gittiklerini ortaya çıkarmaktadır.
BİZ; 2500 yıl önce bile, çöl ortasında ” TURFAN’da SEBZE VE MEYVE ‘’ yetiştirebilen bir toplumun üyesiyiz.
Atalarım ile gurur duyuyorum…
Her Türk , Ataları ile gurur duymalıdır…
Kaynak
———
Uygur Karızlarına Yolculuk-Araştırmacı Dursun Özden- Kaynak Yayınları
———————-
İnsanlık tarihinin başından beri varız ….
Orta Asya’daki tarihi belgelere dayanan ilk Türk devleti Büyük Hun imparatorluğudur.
Bu devletin kuruluşu Roma İmparatorluğu ile aynı döneme rastlar.
Tarihi vesikalara dayanan ilk Türk devleti Büyük Hun İmparatorluğundan sonra Türkler Türkiye Cumhuriyeti forsunda / saygınlılık bayrağında da yer aldığı üzere 16 büyük İmparatorluk kurdular.
Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldız, tarihteki 16 büyük Türk imparatorluğunu, ortadaki güneş ise Türkiye Cumhuriyeti’ni simgeler.
Büyük Hun İmparatorluğu
Batı Hun İmparatorluğu
Avrupa Hun İmparatorluğu
Ak Hun İmparatorluğu
Göktürk İmparatorluğu
Avar İmparatorluğu
Hazar İmparatorluğu
Uygur Devleti
Karahanlılar
Gazneliler
Büyük Selçuk İmparatorluğu
Harzemşahlar
Altınordu Devleti
Büyük Timur İmparatorluğu
Babür İmparatorluğu
Osmanlı İmparatorluğu
Bu imparatorluklar yanında Türkler birçok Devlet ve beylikler kurmuşlar ve kendi milletlerini ve bu topraklarda yaşayan diğer halkları baskı kurmadan adalet ve hoşgörü ile davranarak, huzur ve bolluk – verimlilik sağlayarak yönetmişlerdir.
Bazı tarihçiler diğer milletlerde görülmeyen Türklerin bu iki bin yıl süren imparatorluklar kurma niteliklerini üstünlüğünü at’a egemen olmalarına ve demiri işlemelerine bağlamışlardır.
Halbuki o dönemde bütün önemli milletlerde benzer olanaklar vardı.
Örneğin ;
Moğollar, Türklerle yan yana yaşıyorlardı. Ama Moğol tarihi boyunca sadece Cengiz / Tingiz Han ile imparatorluk kurdular. Sonrasında önemli milletler sahnesinden çekildiler. Halbuki Türklerin imparatorluk kurmaları ve üstün kültürleri kısa aralara rağmen iki bin yıl sürdü.
Türkler İran, Ortadoğu ve Anadolu’ya geldiklerinde at üstünlüklerini kaybetmişlerdi. Bu zayıflıkları yetmezmiş gibi, önce batıdan gelen Haçlı seferleri sonra doğudan gelen Moğol fırtınası ile boğuştular. Ama herşeyin üstesinden geldiler. Yine de dünyanın en görkemli imparatorluklarından olan Osmanlı Devletini kurdular. Sadece at üstünlüklerine dayansalardı Türkler böyle bir başarıyı nasıl sağlayabilirlerdi?
—-
Türklerin üstünlüklerinin sebeplerini göremeyen bazı tarihçiler Türklerin acımasızlıkları sayesinde egemen olduklarını ileri sürerler. En acımasız Türk olarak da Avrupa Hun Türk Devletinin Hakanı Atilla’yı (öl.453) gösterirler.
Atilla’ya “ Tanrının kırbacı ” derler.
Wess Roberts’in belirttiği gibi, Türk Hakanı Atilla kendi döneminin Avrupalılarından daha az acımasızdı. Bu konuda Wess Roberts şöyle diyor:
—-
“ Atilla sırf eğlence olsun diye binlerce Hıristiyanı vahşi hayvanlara parçalatan ve onları zevkle seyreden Romalılar kadar vahşi değildi. ‘’
—-
Korkunç İvan (IV.İvan), Cortez ya da Pizarro’dan daha az acımasızdı. Elinde olanağı varken Roma’yı almaktan vazgeçmesi, aynı kenti hiçbir şeye aldırmadan yerle bir eden Vizigotlar (402), Vandallar (455), Süevler (472), Almanlar (476 ve 24 Mart 1944), Belisarius (547), Normandlar (1084), Bourbonlar’dan (1527, ki bunların yaptıkları vahşet aylarca sürmüştür) Atilla’nın daha insancıl olduğunu gösterir.
TÜRK DEVLETLERİNİN
VE LİDERLERİNİN ANLAYIŞLARI
—————————————
Türk hakanı Atilla şöyle der :
—-
“ Bir Hun için iyi olan herşey aynı zamanda toplum ve ulus için de iyi olmalıdır. Benzer şekilde toplum ve ulus için iyi olan herşey bir Hun için de iyi olmalıdır.”
Türk liderin bir başka sözü :
” Hunların / On Türklerinin bütün karşıtları düşmanları değildir.”
—-
Orta Asya’nın tamamına egemen olan II. Göktürk Devletinin hakanı Bilge Han Orhun Anıtlarında (732) şöyle diyor :
—-
“ Zamanı Tanrı yapar Tanrı yaşar. İnsanoğlu ölümlüdür. Türk Milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Kardeşim Kül Tigin ve iki Şad ile ölesiye bitesiye çalıştım. Milletimi ateşe, suya düşürmedim. İlimde / ülkemde huzursuzluk kalmadı. ”
—–
Son Türk İmparatorluğu olan Osmanlı Devletinin padişahlarının insanlara, Gayri Müslim’lere / İslam dışındakilere davranışlarındaki güzelliklerin üzerinden çok zaman geçmediğinden halâ hatırlanıyor. Bu konuda sadece Rumen popescu Ciocanel’in “ Revue du Monde Musulman ‘’ dergisinin Aralık 1906 sayısındaki yazısından bir bölüm aktarmak yeterli olacaktır kanısındayım.
—-
“ Fatih bir millet olan Türkler, idareleri altındaki çeşitli milletleri Türk’ leştirmeye çalışmamış, onların din ve geleneklerine saygı göstermiştir.
Romanya için Rus veya Avusturya yönetimi yerine Türk idaresi altında yaşamak bir şans olmuştur. Aksi taktirde bugün Rumen milleti diye bir millet olmayacaktı.
——————————
TÜRKLERDE HOŞGÖRÜ
VE İNSAN HAKLARI
——————————
* Türkler, imparatorluklarındaki halklara hoşgörülü davrandılar. Onların kendi kültürlerini ve liderlerini korumalarına izin verdiler.
Roma İmparatorluğunda ise, halk “ plebler ” denilen hakları sınırlı insanlar ile “ particiler ” denilen soylular olmak üzere iki farklı guruptan oluşuyordu.
M.Ö. 91-89 yıllarındaki sosyal / toplumsal savaşlarına kadar sadece Roma şehrinde oturanlar vatandaş sayılıyordu. Bu savaştan sonra yine sadece İtalya sınırı içerisindekiler vatandaş sayıldı.
—-
* Türklerin Romalılarda görülmeyen bu hoşgörülü davranışlarının temellerini anlayamayan bazı tarihçiler, bu durumu farklı yorumladılar. Hun İmparatorluğunun bir Türk devleti olmadığını iddia ettiler. Halbuki, Çinlilerin Hunlarla ilgili yıllıklarında geçen “ kul ”, “ il ”, “ ordu ”, “ tuğ ”, “ kılıç ”,
“ Tanrı ” gibi devleti ilgilendiren önemli sözcükler Türkçe’dir.
Ayrıca Hunların kullandıkları ve 26 harften oluşan Runik alfabesi ile Göktürk Devletinin 38 harflik Göktürk alfabesi aynı köktendir. Dolayısıyla Hun Devleti bir Türk İmparatorluğudur.
Hun İmparatorluğunun zayıflamasıyla dağılan Türkler aynı dönemde üç ayrı imparatorluk kurmuşlardır.
1 – Çin’e inen bir gurup orada TABGAÇ / ulu, saygıdeğer anlamında Devletini kurdular.
2 – Güneybatıya inenler AKHUN Devletini kurdular.
3 – Batıya yönelenler Avrupa’nın içlerine kadar ilerlediler. AVRUPA HUN Devletini kurdular.
Sonuç olarak ;
Türkler, 4-6. yüzyıllar arasında Çin’in başkentinden (Lo-Yang) Macaristan’a kadar geniş bir alanda ve aynı dönemde hüküm sürdüler.
—-
Balkan Bulgar Türk Devletini kuran halk da eski Türk dinine inanıyordu.
Bulgar Türklerinin Hanı Krum Han 810 yılında şöyle diyor :
—-
“ Doğru insanı ve yalancıyı , Tanrı bilir. Bulgarlar (Türkler), Hıristiyanların (Bizanslılar) iyiliği için çok çalıştılar. Ancak onlar bunu çabuk unuttu. Fakat Tanrı biliyor.”
—-
Karadenizin kuzeyi 4-18. yüzyıllar arası sürekli Türk yurdu oldu.
Bölgede egemenlik süren Türk boyları şunlardır :
Hunlar / On – Ok , Hazarlar, Peçenekler, Kumanlar, Bulgarlar (İdil Bulgarları adıyla), Kıpçaklar, Tatarlar, Nogaylar.
—-
Bölgedeki Türk devletlerinden İdil Bulgarları döneminde komşuları Rus Suzdal ülkesinde şiddetli bir kıtlık olur (1024). Rus vakayinameleri / olayların yazılımları İdil Bulgar Türk Devletinin Ruslara çok miktarda hububat / tahıl yardımı yaptığını yazarlar.
Oysaki bu dönemler, fakir Rusların zenginliğe kolay ulaşmak için zengin Türk bölgelerine sert saldırılar yaptıkları günlerdi.
—-
Sosyolog tarihçi Jean Paul Roux Türklerin iki bin yıllık tarihini anlatır.
Türkleri anlatmadan dünya tarihinin anlatılamayacağını vurgular. Roux kısaca şöyle anlatır :
—-
* Türkler, egemenliklerindeki halklar arasında ayrım yapmadılar.
* Herkese aynı hukuku uyguladılar.
* Diğer halkların kimliklerini korudular.
* Onları sömürmediler.
* Aksine doyurmaya çalıştılar.
* Dost bildiklerine iyilikle yaklaştılar.
* Türklerin hoşgörülü davranışları, dünya uygarlığına yaptıkları en önemli hizmettendir. ”
Türklerde devlet eliyle köle kullanımı da olmamıştır.
Romalılardaki Spartacus isyanı (M.Ö. 73-71),
Araplardaki Zenc isyanı (883) gibi köle ayaklanmaları,
ABD deki yoğunlukta köle ticareti Türklerde görülmemiştir.
Aksine köle olmuş ama kölelikten yükselerek devlet kurmuş Türk liderler vardır. (Mısır’daki Ed-devlet-it Türkiye yani Memlûk Türk Sultanlığı ile Delhi Türk Sultanlığı bunların en büyükleridir.)
—-
Kendisinden olmayan insanlara köle işlemi – davranışı yapan Romalılar ve Araplar tarihlerinde sadece bir defa imparatorluk kurmuşlardır.
Türkler ise,İNSANCA DAVRANIŞLARI sayesinde sürekli büyük devletler kurmuşlar ve çağdaş medeniyet seviyesi civarında yaşamışlardır.
Fakat dünyada dengeleri bozan mucize olay 1492’dir.
Eğer dünyada Amerika kıtası ve Afrika’nın bilinmeyen büyük kısmı olmasaydı keşiflerin bir önemi olmazdı.
Türklerin üstünlüğünün sürmesi olasılığı çok kuvvetliydi.
Çünkü Batı Roma İmparatorluğunun yıkılmasından 1492 ye kadar yaklaşık bin yıl Avrupalılar karanlıkta kaldılar.
Böylesine bir mucize olmasaydı aydınlığa çıkmaları çok zordu.
Dünya üzerinde vahşetin egemen olduğu bu dönemlerde Türkler ve liderleri böylesine hoşgörülü ve uzak görüşlüydüler.
Türkler sadece güç kullanarak ve sertlikle egemen olmadılar.
Eğer öyle olsaydı, egemenlikleri kısa sürerdi.
Demek ki, tarihte bilinen ilk Türk topluluklarından başlayan ciddi bir Türk kültürü oluşmuştu.
Bir kültürün oluşması ve kültürde devamlılığın sağlanması için sadece maddi olanak ve ekonomik güç yeterli değildir.
Kültürün oluşmasında ;
o toplumu meydana getiren bireylerin özellikleri, toplumsal dayanışma anlayışları, yöneticilerin tutumları, ülkenin ekonomik kaynakları ve bütün bunların birbirleriyle ilişkileri çok önemlidir.
—————————-
İLK TÜRK DEVLETLERİ
—————————-
1 – ON – OYUL FEDERASYONU m.ö 9000 ler. ( Buhara – Taşkent’teki devlet )
( Varlığını mö 5000 tarihli ON NOTASIndan biliyoruz .)
2 – BİR OY BİL FEDERASYONU m.ö 8000 – m.ö 1517
3 – AT OY BİL FEDERASYONU m.ö 1517 – m.ö 879
4 – TÜRÜK BİL FEDERASYONU m.ö 879 – m.s 575 dir .
On = Orta Asya’daki isimdir . Orta doğuda HUN denilmiştir.
Bir = Evren , bir olmak , birlik .
Oy = İnanç , Bir olma inancı .Düşünce ,istemek , düşünmeyi ifade etme aracı ,
Sistem , devlet.
At = atılmış , fırlatılmış , Tanrı ruhuna sahip olmak .
Bil = Egemenlik , ülke .
———————-
Bu bilgilerin kaynağı : Haluk Tarcan’ın ‘’ Saymalı taş evrensel uygarlıkların çatısı ‘’ kitabının 19 uncu sayfasından alıntıdır .
———————-
2 – BİR OY BİL FEDERASYONU ( Birlik inancına sahip egemenlik , ülke )
m.ö 8000 – m.ö 1517
———————-
Karadenizin kuzeyi , İran , Ön Asya , Doğu Anadolu ve orta Asya’ya egemen olmuşlar .
Bağlı devletler :
1 – On Oyul devleti ( Buhara – Taşkent bölgesi )
2 – Ok Onim Oğ ( Çin sınırında )
3 – Isub – Ura Bil devleti ( Doğu Anadolu , Kafkaslar )
4 – Ötigin – İriş ( Moğolistan )
5 – Uşuntung İriş ( Afganistan , Doğu İran )
İlk başkenti bilinmiyor . 2 inci başkenti SUB – OĞ .
——————–
3 – AT OY BİL FEDERASYONU .
( Tanrı ruhuna sahip inanç egemenliği , ülkesi )
m.ö 1517 – m.ö 879
Başkenti AT – OĞI BOLIQ .
Bir oy bil federasyonuna İskit = Saka ‘ların katılımı ile oluşmuş .
Balkanlar , Karadenizin kuzeyi , Ön Asya ve Orta Asya ‘ da egemen olmuşlar .
Temelini ANAV halkları ve Oğuz Türk’leri oluşturmuş .
Bunlara Saka’lar , Moğol’lar , Kırgız’lar , Ön- Hun’lar gibi Türk halklar katılmış .
Bağlı devletler :
1 – Isub – Ura Bil devleti ( Doğu Anadolu , Kafkaslar )
2 – Ög – Ödüs ( Kırım )
3 – Ökügimin Yiş ( Urallar )
4 – Tatar – Ok ( Tataristan , Harzem )
5 – Ok – Uyuş ( Kuzey Karadeniz , Altaylar )
YİŞ = Anayasa ,yapı , kanun , yeşil orman .
————–
4 – TÜRÜK BİL FEDERASYONU .
(m.ö 879 – m.s 575 )
Balkanlar ve Çin arasında egemen olmuşlar .
Belgeleri :
Yoluğ Tigin’lerin / Olayları yazanların Hoytı Tamır günlükleri .
Bilge Atun Uquq ( Türük bil komutanı m.ö 572 – m.ö 535 )
Önre Binabaşı ( Türük bil komutanı m.ö 530 – m.ö 493 )
Alp Erin ( m.ö 332 )
Bağlı devletler :
1 – Altun yiş ( Altaylar )
2 – Ökügimin Yiş ( Urallar )
3 – Tatar – Ok / Birile ( Tataristan , Harzem )
4 – Ok Udurkan ( Kore , Mançurya )
Hazırlayan ; İdris Kulaçoğlu .
——————————-
TÜRKLERİN ÖZELLİKLERİ
——————————-
Türkler farklı boylar olarak ve çok geniş alana yayılmalarına rağmen ortak özelliklere sahiptirler.
Jean paul Roux Türklerin ortak özellikleri ve karakterlerini şöyle sıralar :
—-
Yüksek onur
Sözünün eri olma
Irkçılık yokluğu
Yakınındakilere hizmet arzusu
Maddi ve manevi sağlamlık
Bağımsızlık isteği
Gözü peklik
Üste kesin itaat
Mağdurlara / haksızlığa uğramış – kıygın olana karşı merhamet / acıma duygusu.
Gerektiğinde kendisinin ve düşmanının canını hiçe sayma
İhanet edenlere karşı acımasızlık
Yukarıdaki özellikler genel anlamıyla gerçekten de Türklerde vardır.
Bu özelliklerin bazılarını başka milletler beğenmeyebilir.
Başka milletlerde daha farklı özellikler vardır. Ama bu durum Türklerin yapılarını değiştirmez.
————————-
TÜRKLERDE DENGE
————————-
Türkler sahip oldukları bu yapıları sayesinde uç ve sapıklık içeren düşüncelere kapılmamışlardır. İnsanlığa acılar çektiren vahşi kapitalizm ve komünizm anlayışları Türklerde tutunamamıştır.
Aynı nedenle Türkler sonradan katıldıkları İslamiyet’e güzel denilebilecek yorumlar getirdiler.
Sapıklık içeren hiçbir İslâmi mezhep Türkler arasında barınamadı.
Türklerin Hıristiyanılığı kabul etmemelerinde bile Hıristiyanların Allah’ın üçlü kişiliğine inanmaları etkili oldu.
Hazar Türklerini Hıristiyanlığa davet için Bizanslıların 862 de gönderdiği St. Constantin Cyrill (Aziz Kyrillos) ile görüşmesinde eski Türk dinine inanan Türk Hakanı şöyle karşılık verir :
—-
“ Hıristiyanlar Tanrı’nın üçlü kişiliğine (trinity) inanıyorsunuz. Ama biz tek Tanrı’ya inanıyoruz.”
—-
Yazımızın Türklerde hoşgörü bölümünde verdiğimiz Atilla’nın sözleri de Türklerin her konuda dengeli davranmaya çalıştıklarını gösterir.
Müslümanlığı yorumlayan Semerkant doğumlu Türk kelâm / kavram – söz filozofu / düşünce adamı Maturidi (852?-944) Arapların anlayışları olan Mutezile ile Eşarilik arasında ılımlı bir yol göstermiştir. Ne Mutezileciler gibi aklı çok yüceltmiş, ne de Eşariler gibi imanı aklın önüne geçirmiştir. Maturidi, akla ve nakle layık oldukları değeri vermiştir. Maturidi, Allah’ın insanlara taşıyamayacakları bir yük yüklemeyeceğine inanır.
—-
MUTEZİLE : Aklına güvenerek ve ” Kul, fiilinin / yapıp ettiklerinin yaratıcısıdır . ” deyişini kabul edenler.
EŞARİLİK : Asıl adı Eb-ul Hasan-ül-Eş’ari olan İmam-ı Eş’ari, Ehl-i Sünnet itikadını / inancını ayetlere, hadislere göre açıklamış ve yorumlamıştır. Ehl-i Sünnet Mezhebi itikadına tercümanlık ederek İslamiyet’e büyük hizmet etmiştir. (Hi. 260-324) İtikada dair meydana koyduğu hakikatları kabul edenlere Eş’ari ve Mezhebine de Eş’ariye denir.
—-
Türklerin özellikleri ve hayatlarındaki uygulamaları ile Müslüman’ın tanımı arasında benzerlik çoktur. Allah Kur’anı Kerim’inde Müslümanı en geniş anlatımla
Bakara Suresi ( geliş no 92 / resmi no 2 ) 177. ayetinde tanımlar :
—-
“ Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmemiz iyilik ve güzelliğe – zafer ve mutluluğa ermek değildir. Asıl olan iyilik ve güzelliğe – zafer ve mutluluğa ermek , o kişinin hakkıdır ki ;
Allah’a , ahiret gününe, meleklere, Kitaplara ve peygamberlere inanır , sevdiği malını yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere, zorluk ve çaresizlik altında bulunanlara gönül rahatlığı ile verir , Salat-ı / yüceltme ve duayı – Yaratanı ile bütünleşmeyi dosdoğru yerine getirir , zekâtı verir . Antlaşma yaptıkları zaman antlaşmalarını / verdikleri sözlerini yerine getirenler , bolluk – verimlilik zamanı kadar , sıkıntı, hastalık ve savaş – zorluk zamanlarında sabredenler, işte doğru olanlar – özü – sözü bir olanlar. korunanlar da bu korunup – sakınan / Takva sahipleridir ”
İdris Kulaçoğlu . 12.4.2019 15:30 çalışma odam .