TENGRİ İNANIŞI ve 37 TANRI

TÜRK TENGRİCİLİK

MİTOLOJİSİNDE

37  TANRI .          

————————

1- Tengricilik bir din değil inançtır.

2- Tengriciliğe göre evreni / varlıkları, Tengri var etmiştir / yaratmıştır.

3- Deistlerin / Tanrıcıların  yaratıcıya, Yüce Varlık, Evrenin Büyük Mimarı, Doğanın Tanrısı demeleri gibi Tengriciler de Tengriye, Yüce Allah anlamına gelmek üzere

‘’ Kök Tengri  / Gök Tanrı ” derler.

Gök, bildiğimiz manada sadece gökyüzü değil de ulu, yüce gibi anlamlara da gelmektedir.

4- Tengricilere göre, Tengri evreni yaratmakla kalmayıp işleyiş kurallarını da belirlemiş olduğundan sonrasında onun evrene müdahalesi / karışması diye bir şey söz konusu değildir.

5- Tengricilere göre, Tengri peygamber, vahiy, kutsal kitap ve din göndermemiştir. Böyle bir şeyi düşünmek akla aykırıdır.

6- Tengricilere  göre insan, aklıyla iyiyi ve doğruyu bulabilir.

Bir peygambere veya dine gerek yoktur. Dinler akıl dışıdır.

7- Tengricilere  göre herkes iyi olmak ve iyilik yapmakla yükümlüdür.

Herkes bu dünyada iyiliğinin de kötülüğünün de karşılığını görecektir.

8- Tengricilere  göre iyiler öldüklerinde Tengri katına yani uçmak’a giderler.

9- Tengricilere  göre kötüler öldüklerinde tamu’ya yani yedi kat yerin dibine giderler.

10- Tengricilikte  ibadet yoktur ama doğaya saygı bir çeşit ibadet olarak görülür. Bu nedenle, su, denizler, dağlar, ormanlar, tüm bitkiler ve hayvanlar kutsal kabul edilir.

11- Tengricilikte  Atalar anısına saygı esastır.

Bu nedenle insanlara ve insanlığa büyük iyiliği dokunan herkes yaşarken de öldüğünde de saygıyla anılır.

12- Tengricilere  göre insanlar Tengri’nin çocuklarıdır.

Tengri, çocukları arasından birilerini seçip de onlarla fısıldaşarak konuşmaz. Tengri zaten çocuklarına akıl vermiştir.

Akılla ahlak keşfedilir. Akıl inancın da temelidir.

13- Tengricilikte ibadet olmadığı için tapınak / ibadet merkezi de yoktur.

Tengriciliğe göre bütün yeryüzü ve doğa kutsaldır.

14- Tengricilikte dinsel lider yoktur. Zira Tengricilik bir din değildir.

 ————————————- 

Türk Mitolojisinde Öne Çıkan

37 Tanrı, Tanrıça ve Figür

————————————–

Türk mitolojisinde başrol oynayan Tanrı ve  Tanrıçaların sıfatları, işlevleri ve isimlerinin etimolojik / köken bilimi olarak anlamları, yukarıdaki gezegen ve gezegensel sıralamaya uygunluk göstermektedir.

Buna göre;

Satürn : Kara-Han’ı .

Jüpiter :  Ülgen’i .

Mars : Kızagan Tanrı’yı.

Venüs : Umay / Ayızıt ‘ ı.

Merkür : Mergen Tanrı’yı karşılamaktadır.

—————

KAYRA  Han

(Kara Han)

—————

Altay Türklerine göre gökyüzündeki  Tanrıların en büyüğü Kara Han’dır.

Kara Han 17. katta oturur. Bütün Tanrıların babasıdır ve oradan evrenin kaderini / yazgısını oluşturur.

Kara Han dünyanın yaradılışı ve sonu gibi konularda daima ön plandadır.

Kara-Han yeryüzünü yarattıktan sonra dokuz dallı bir çam diker ve 16. kata oğlu Ülgen’i oturtur.

Kara-Han, dokuz kişinin bu dallardan türemesini, dokuz ulusunda buradan meydana gelmesini / oluşmasını  ister.

Kara-Han, insanoğlunun “ ATA ” ve “ ANA ”sıdır.

Kamlar / Şamanlara göre Kara Han’ın Ülgen, Kızagan, Mergen adında üç oğlu vardır.

————–

ÜLGEN 

(Bay Ülgen)

————–

Ülgen  göğün 16. katında Altın dağda  ve  altın bir taht üzerinde oturur.

Tahtı ay ve güneşin ötesindedir.

 Ülgen, gök cisimlerini yönetir, yağmur yağdırır, gök gürültüsü ve yıldırımları da o gönderir.

Tanrı Ülgen biri ak biri kara taşla gelerek ateşin nasıl yakılacağını insanlara öğretmiştir.

Gök gürültüsü ve şimşek tüm mitolojilerde gök tanrının silahıdır ve yıldırımıyla vurduğu yer kutsallık kazanır.

Ülgen iyilik yapmayı sever.

Ülgen’in  kendisi , kızları ve oğulları insan şeklindedir.

Dünyayı taşımaları veya destek olmaları için üç tane balık yaratmıştır.

Elindeki topuzu, yaşam ağacının köklerine benzer ve öylesine dallı budaklıdır.

Bildiğimiz Güneş , Ay ve yıldızlardan tüm gök nesnelerinden çok uzakta yaşar. Biri sağında ve diğeri solunda iki ak Güneş bulunur. Bu gök nesnelerinin her biri kendisine ulaşmak isteyen Kaman / Şaman için bir engeldir. En güçlü Kaman / Şaman bile en fazla Kutup Yıldızına kadar ulaşabilir.

———–

AK   ANA

———–

Henüz hiçbir şey yaratılmamışken ve yalnızca uçsuz bucaksız bir su varken, sonsuz sulardan çıkarak, Tanrı Ülgen’e yaratma ilhamını / esinini vererek sulara tekrar dalmıştır.

Işıktan (cisimsel olmayan) bir bedeni vardır.

Başında gücü simgeleyen ve taca benzeyen zarif / çekici – albenili  boynuzları bulunur. Hayatın başlangıcına dair ne varsa hepsine ruh vererek yaşam döngüsünü başlatmıştır. Akdeniz’de yaşar.

—————

ERLİK   Han

Kayrakan

—————

Erlik / Erklik  : Güçlü, kuvvetli  anlamlarına gelir.

 Bazı Türkologlara göre bu kelime “ erklig ” kelimesinin bozulmuş halidir.

Uygur Buda metinlerinde yer altındaki karanlık dünyanın hakimi olan ve ölüm ruhu motifini karşılayan Yama’ya Erklig Yama denir.

“ Kudretli / yapabilme kuvvetine sahip ” anlamına da gelen bu kelime Kaman şaman düşüncede  “ Erlik ” şeklinde, kötü ruhların başındaki antagoniste / karşıt – etkin  isim olmuştur.

Şaman dualarında Erlik’e  “ KAYRAKAN  ” olarak da seslenilir.

—-

Mitolojinin temel ilkelerinden biri karşıtlıktır.

Özellikle İran kültürüne ait Mazdaizm / Maniheizm gibi inançlarla birlikte başlayan düalist / ikicilik ilke mitolojinin temeline zıtlıkların birliği ve aynı zamanda mücadelesini / uğraşını koyar.

Bu anlayışa göre kainattaki her şey zıttıyla vardır.

İyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin ve daha birçok zıt kavram birlikte bir uyum içinde varlığı meydana getirir ve kainatın işleyişinden sorumludur.

Erlik, Altay Türklerinin mitik tasavvurlarında / düşüncelerinde – göz önüne getirip canlandırmalarında  kötü ruhların başındadır, başkanıdır.

Erlik insan için acı, eziyet ve ölümle eşdeğerdir.

Erlik’in yeraltı ülkesi ilgili farklı tasvirler de mevcuttur / betimlemelerde vardır. Erlik yeraltı diyarında / ülkesinde kara çamurdan bir sarayda veya duvarla çevrili kara demirden bir sarayda yaşar.

Erlik’in sarayı insanların gözyaşlarından oluşan dokuz nehrin birleşerek Toybodım  / Doymadım  Nehri’ne dönüştüğü yerde veya Abura /  Abra ve Yutpa / Yutma – Utma denilen korkunç su canavarlarıyla dolu olan Bay Tenis / Tengis Kutsal , büyük  Bay Deniz’in yanında bulunmaktadır.

Abra’nın iyi, Yutpa’nın kötü varlıklar olduğu anlaşılmaktadır. Her iki canlının da ejderha, yılan, timsah karışımı bir yaratık olduğu düşünülmektedir.

Abra : “ Başında puhu kuşunu andıran tüyler vardır, parlak gözlüdür, dört ayağı vardır, çatallı bir kuyruğa sahiptir. İnsanların koruyucusu olan Abra’ya

“Babam, sahibim, Ay Abram! ” diye dua edilirdi.”

Yutpa : “Koyu kestane rengindedir Uzun bir boynu, kocaman bir ağzı, dört kısa ayağı, çatallı bir kuyruğu vardır.

Yutpa sözcüğü de insanları diri diri yutan manasına gelmektedir. Kamlar / Şamanlar bu yaratığın simgelerini omuzlarında taşırlar.”

——————–

MERGEN  Tanrı

——————–

Her şeyi bilen, akıllı  Mergen Tengere Göğün 7. katında oturur.

Mergen kelime anlamı olarak okçu nişancı demektir.

Bu anlamda Mergen, Yunan mitolojisindeki Hermes’i (Merkür) anımsatır. Hermes, akıl tanrısıdır ve bütün bilgilere sahip tanrı olarak kabul edilir. O karanlığın güçlerini yenen tanrıdır, çünkü “o her şeyi bilir ve her şeyi yapabilir”.

————

KIZAGAN

————

Ülgen’in  oğludur. Göğün 9. katında oturur.

Çok kuvvetli  Tanrı anlamına da gelir.

Roux’a  göre :

9. Kat Mars’ın konumlandırıldığı gök katıdır.

Kızagan Tanrı , Banzarov’a göre, savaş tanrısıdır.

Onlarca tehlikeli geçitlerde orduyu yönetmek ve düşmanı yenmekte, bu koruyucu ruhun yardımı olur.

 Altay Kamı göğe çıkarken Kızagan Tanrı’yı “ kırmızı yularlı, kızıl erkek deve sırtında, gökkuşağı asalı baba! ” diye çağırır. Buna bakarak, onun kırmızı renk ile simgelendiği sanılmaktadır.

———

UMAY

———

Bereket ve doğurganlık  Tanrıçasıdır .

Umay, çocukları ve hayvan yavrularını koruyan bir  Tanrıçadır.

Arkeologların Altaylarda buldukları seramik ürünler üzerindeki resimlerde Umay  ana üç boynuzlu olarak betimlenir.

Orta Asya da bazı arkeolojik buluntulardan anlaşıldığına göre Umay ana motifi, beyaz saçlı ve beyaz giyimli olarak, insanbiçimci bir görünüm sergilemektedir.

Kuş kılığında kanatlı bir kadın görüntüsü de vermektedir.

Altay Türkleri onu göklerden inen gümüş saçlı, güzel yüzlü bir kadın olarak düşünmüşlerdir.

————–

YAYIK Han

————–

Şaman duaların da Yayık şöyle tasvir edilir / betimlenir.

“ Ülgen beyin habercisi, kızıl bulut kenarlı, gök kuşağı dizginli, solgun şimşek kamçılı, gökten haber alan Ak Yayık, üç boğumlu Ak Yayık, altın kenarlı Ak Yayık”.

Tuva Şamanları “ AK  EREN  ” ismini kullanır.

Yayık büyük tufandan sonra gökyüzüne çıkıp Ak Yayık adını alır.

Güney Altaylılar ona “ YARATICI  ” ve “ GÖK  OĞLU  ” adını vermişlerdir.

Tölösler “ KORUYUCU ” adını verir.

Ülgenin  oğlu veya kızı olarak da düşünülür.

Yayık sözcüğünün kökü “ parçalayarak kurban vermek ” anlamına gelen “ yay ” ile ilişkilendirilir.

Mitolojik bir varlık olarak kocaman bir ejderha görünümündedir.

———

KARLIK

——— 

Suyla ile birlikte görülen ve onunkine benzeyen görevi olan bir ruhtur.

İşareti dumandır. 

——–

SUYLA

——–

Güneş ve Ay’ın kırıntılarından yaratılmıştır.

Altay Türklerine göre Suyla , at gözlü, kartal gagalı, eşek kulaklı ve yılan saçlıdır. Ağaçkakan Suyla’nın sembolüdür.

Ülgen’e Yayıkla birlikte kurbanın ruhunu ulaştırır.

İnsanların hayatını kontrol eder ve bir değişiklik olduğu zaman Ülgen’e bildirir. Bundan dolayı iki dilli de denir.

————

UTKUUÇİ

————

Kurbanı  Ülgen’e ileten bir ruhtur.

Güler yüzle karşılayan anlamına gelir.

Gökyüzünde yaşar, Ülgen’e en yakın ruhtur.

Şaman  altın  kazıktayken Utkuuçi’dan kazları alır ve yeryüzüne döner.

——————-

AYIZIT / AYISIT

——————-

Ayzıt  güzelliğin sembolüdür.

Bu anlamda Sümer ve  Yunan  mitlerindeki İştar ve Afrodit’e / Venüs ‘ e benzer.

Süt  gölünden  getirdiği damlayı çocuğun ağzına damlatır ve çocuğa ruh verir.

İnsan yavrularını, kadınları, hayvanları ve hayvan yavrularını korur.

Simgesi, Kuğu kuşlarıdır.

Ayısıt’ı simgeleyen kuğular kutsal sayılır ve dokunulmaz. Kuğu aslında kutsal bir kızdır. Bu kız kuğunun beyaz tülünü üzerine giyince kuğu, çıkarınca kız olur.

Ayızıt gökten gümüş tüylü bir kısrak suretinde iner.

Yele ve kuyruklarını kanat gibi kullanır.

Ayızıt şaman dualarında şöyle tarif edilir :

“ Başında ak gökten ak bir kalpak, çıplak omuzlarında ak gökten bir atkı, baldırına kadar siyah bir çizme. Bu şekilde bir kayaya yaslanarak uyumuştur veya ormanda dolaşmaktadır. ”

 ———————

AYIZIT ‘ın  Kızları

———————-

Ayızıt’ın  sarayının kapısında ellerinde gümüş bakraçlar olan yasakçıları vardır.

Yazın  şamanlar  ak elbise, kışın kara elbise giyerek Ayzıt bayramını kutlarlar.

Eliade’ya göre :

Yasakçıların ellerinde gümüş kamçıları vardır ve kötü insanları içeri almazlar.

—————–

OĞUZ   KAAN

—————–

Bazin ;  eski Türklerde biri ata kurt, diğeri de ata boğa üzerine kurulu

“ ikili kökeni ” yansıtan farklı iki gelenek olduğunu söylemiştir.

Oğuz’a adını veren  Ata da bir boğadır. Oğuz, bütün yaşamı boyunca kurdun korumasına ve rehberliğine / yol göstericiliğine başvurmuştur.

Oğuz  Kağan destanında Ay, Oğuz’u doğuran  Tanrı olarak sunulur.

Bu da Oğuzun Tanrı oğlu olduğu  düşüncesine  götürür.

En eski çağlardan beri Tanrısal kahramanların işaretleri boynuzlu bir taçtır.

Orta çağ minyatürlerinde Oğuz Kağan ve oğulları boynuzlu olarak anlatılır.

Campbell’a göre : 

Boğa, “ Kutsal Ay Boğası ” olarak bilinir.

Boynuzları Ay’ın alegorisidir / canlandırılmasıdır  ve Tanrının sembolüdür.

———————-

OĞUZ KAĞAN’IN 

EŞLERİ

———————-

Efsanede, Oğuz  Kağan, ava gider.

Bir gölün ortasında, önünde bir ağaç ve ağacın oyuğunda bir kız vardır.

Kız çekici  bir güzelliğe sahiptir. Saçları akarsular gibi, gözleri maviydi ve inci gibi dişleri vardır.

Oğuz  Kağan bu kızı alır ve “ GÖK ”, “ DAĞ ”, “ DENİZ ” adında üç oğlu olur.

Günlerden bir gün gökten mavi bir ışık düşer.

Bu ışık, güneş yada aydan daha parlaktır. Oğuz Kağan yaklaşır ve bu ışığın ortasında bir kız olduğunu görür. Kız olağanüstü güzelliktedir.

Başının tepesinde, sanki kutup yıldızı gibi ateşten bir ışık demeti vardır..

Oğuz kağan kızı görünce sever ve onu alır. “ GÜN ”, “ AY ”, “ YILDIZ ” adında üç oğlu olur.

———–

AY  HAN

———–

Oğuz Kağanın oğludur ve ongunu / sembolü KARTAL’dır.

Türklerde kartal sürekli olarak hükümdarlık ongun’u olmuştur.

Altay Türklerine göre, Ay – Ata  göğün altıncı katında oturur ve Ay ile sembolize edilir.

————

DAĞ HAN

————

Oğuzun oğullarından olan Dağhan’ın ongunu / sembolü  ÜÇ  KUŞ  kuştur.

—————

DENİZ  HAN

—————

Oğuzun oğullarından biridir ve ongunu / sembolü ÇAKIR  / çağrı  kuşudur.

Çakır, mavi gözlü, “ mavi-deniz ” ve “ beyaz-mavi-deniz ” türünden bir kuştur.
Uygur sanatında BASAMAN  isimli  Alp-Tanrı, kuzey yönü, Merkür / su yıldızı , su unsuru ile alakalı görülür ve bu Alp-Tanrının tuğu yırtıcı hayvan kuyruklarından oluşmuş olarak resmedilirdi.

Elinde tuttuğu kargı ise üç dilimlidir.

————-

GÖK HAN

————-

Oğuz’un oğullarından biridir ve ongunu / sembolü  SUNGUR ‘dur.

Türklerde KARTAL  hükümdarlık sembolü olurken, SUNGUR , sıklıkla  Tigin unvanlarında kullanılır.

Kaşgari’nin büyük bir yırtıcı kuş olarak tanımladığı sungur, maviye çalan beyaz kuşlar arasındadır.

Pelliot : Çin’de su kuşlarını avlamakta kullanılan sungurun, “ deniz mavisi ” türünden olduğunu söyler.

Moğollar aynı kuşa “ MAVİ  YIRTICI KUŞ ” derler.

————-

GÜN  HAN

————-

Oğuz’un oğullarındandır ve ongunu / sembolü  ŞAHİN ‘ dir .

Gün Han Oğuzun göksel eşinden olan en büyük oğludur.

Oğuz Kağan sembolik olarak bulduğu  altın yayı Günhan, Ayhan ve Yıldızhan arasında pay eder ve kendisinden sonra Hakanlık tahtını Günhan’a bırakır.

Günhan kendisi için altın bir çadır kurdurur ve kendi yönü olan sağ tarafa kırk kulaç yüksekliğinde bir direk ve onun tepesine de altın bir tavuk oturtur.

Pelliot’a göre :  Günhan, Güneşi karşılar ve Güneş Hanı anlamına gelir. Altın Hakanlara ait bir semboldür ve güneş altının alegorisidir / canlandırılmasıdır .

—————

YILDIZ   Han

—————

Oğuz’un oğullarındandır ve ongunu / sembolü  TAVŞANCIL ‘dır ..

Türklerde yıldız bilgisi, çok önemlidir.

Geceleri zamanı öğrenmek için yıldız bilgisi, tek yol ve çaredir.

Türklerin göğün ilk ve ana yıldızları olarak gördükleri gezegenler ilk tanrısal arketip /  ilk  örneklerdir .

Yaradılışın başlangıcı ve temelidir.

—————————-

ÜRÜNG AYIG TOYON

( Beyaz Yaratan Tanrı )

—————————-

Yakut Türklerine göre ilk insanı o yaratmıştır.

Eski Türkçede  ÜRÜNG – beyaz,  AYIG -yaratan,  TOYON – Tanrı, Efendi demektir.

Yakut  Türklerinde beyaz yaratıcı diğer yaratıcı ruhların en büyüğüdür. 

Kainatı o yaratmıştır.

Dünyayı idare eden de odur.

İnsanlara yaratıcı gücü ve çocukları o verir.

Yerin ve toprağın verimli olmasını o sağlar.

Hayvanların çoğalması ve bolluk onun sayesinde olur.

Eliade : Aynı Tanrıya  ATA BEY  de dendiğini söyler.

İnsana kut veren odur.

Büyük efsane kahramanlarını yeniden hayata döndürerek ölümden kurtarır.

Bu yaratıcıya canlı beyaz at kurban edilir.

Ürüng  Ayıg Toyon, çok saygı gösterilen, kutlu, nur yüzlü ve ulu bir varlıktır.

———————-

SU İYESİ – PERİSİ

———————-

Su iyelerinin / perilerinin  hepsi sularda yaşar.

İnsanlara zarar vermezler. Onların yaşadıkları sarayın girişi, nehirlerin derinliklerinde bir taşın altındadır.

Su sahiplerine Kazaklar, “su perisi ”, Türkmenler “ SUV  ADAMI ‘’,

Özbekler “ SU  ALVASTİSİ  ” derler.

Pınarlarda yaşayan peri kızları, beyaz giyimlidirler ve cisimsiz varlıklardır.

Kuş ve yılan kılığına girebilirler.

——————

KÜBEY HATUN

——————

Altay Türklerine göre, ağaç, ulu ananın yaşadığı ve kahramanlara memesinden süt verdiği yerdir.

Yakut Türklerine göre Doğum tanrıçası Kübey – Hatun’du ve ağacın içindeydi. Kökünden hayat suyu akıyordu.

Er Sogotoh destanında mitolojik bir ağaç tasviri / tanımlaması şöyledir;

“ Yarı beline kadar çıplak, alt tarafı ağaç kökleri gibi, orta yaşlı ciddi bakışlı bir kadın kabaran göğüslerinden süt verir.”

Mitlerde çoğunlukla ağaç, ışık temasıyla ilişkilendirilir.

Kaman  /  Şaman dualarında ağaç, altın yapraklı, yetmiş yapraklı mübarek / kutsal   Kayın olarak anılır.

Kübey  Hatun yani doğum tanrıçası da bu kayın ağacının içinde yaşar.

————————-

SEMRÜK – BÜRKÜT

————————-

Yakutlar çift başlı kartala “ ÖKSÖKÖ   KUŞU ” derler.

Türkçe “ BÜRKÜT  ” kartal demektir.

Bakır tırnaklıdır, sağ kanadı ile güneşi, sol kanadı ile ayı kaplar.

Ona  GÖK  KUŞU  da denir.

Büyük kartallar için Bürküt kelimesi kullanılır.

Çift başlı kartallar, gök direklerinin veya kayın ağacının tepesinde betimlenir / resimlenir  ve tanrı Ülgenin sembolüdür.

Çift başlı öksökö kuşu ,  gökten yıldırım indirir.

Başkurt efsanesinde “ Semrük ” adındaki kuş iki başlı kartaldır.

Bu başlardan biri insan başı olarak da düşünülür.

Türk mitolojisinde, ay ve güneşi pençeleriyle tutan doğanlar görülür.

Tuğ’lar bir boz doğan ile birlikte gökten düşmüştür.

Tanrıya açılan göğün kapısını çift başlı bir kartal bekler ve tanrının sembolüdür. Bu kartallar gökten yıldırım indirir.

Türk mitolojisinde çift başlı kartallar ve gün ve ay simgeleri  YİNG ve YANG  sembolüdür.

( YİN ve YANG :

Yaşamın kusursuz bir dengesi ve uyumu vardır, buna ying yang da diyebilirsiniz.

evrenin ve doğanın işleyiş düzeneklerini karşıtlık ilişkisi ile gösteren en temel ilkedir. Evrenin dinamiğini karşıt kutuplarla açıklar. Yin ve yang mutlak değildir birbirine dönüşür. Bu kutupların birbiriyle etkileşiminin evreni, her şeyi nasıl doğurduğunu ortaya koyar.)

Çinlilerin ying-yang sembolü olarak tasvir ettikleri / betimledikleri  kozmos / evren  ve kozmosun dönüşünü, Türkler karşılıklı iki hayvan yada kartal koymak suretiyle ifade etmişlerdir.

Bu sembolik hayvanların döndükleri merkez, yer ve göğün ortasıdır.

Türklerin  YARUK – KARARIG  ilkesini, göğü anlatan yuvarlak plakalara sarılmış siyah ve beyaz kartallar tanımlar.

—————-

KARTAL ANA

—————-

Yakut Türklerinin inanışlarına göre Kamanlar / Şamanlar yeryüzüne  Kartal  Ana tarafından getirilmişlerdir.

Er-Töştük destanında da kartal dişi olarak görünür.

Kartal Yakutlara göre Güneşin sembolüdür.

Yakutlar analarının bir kartaldan geldiğine inanırlar.

Bundan dolayı Kartal “ güneş kuşu ” olarak da nitelendirilir.

Kendi küllerinden doğan phoenix / Anka, ölümsüzlük sembolü olarak kabul edilen ve Arabistan çöllerinde yaşadığı  düşünülen çok güzel bir kuş  daha genç olarak dünyaya gelir.

( Anka : Eşsiz insan . Erdem  örneği . )

Bu nedenle yeniden doğuşu, ebedi hayatı, ölümsüzlüğü ve güneşin doğuşunu simgeler.

Çin  mitolojisinde de ateşi, sıcaklığı, hasat / ürün alma  mevsimini ve güneşi sembolize eder.

———

ASENA

———

Oğuz Kağan’a yol gösteren ve liderlik yapan kurt erkektir.

Türeyiş destanındaki kurt ise dişi olarak gösterilmiştir.

Göktürklerin kurttan türeyişi ile ilgili destan Bahattin Ögel’in Türk Mitolojisi adlı eserinde şu şekildedir:

———–


“Göktürkler eski Hunların soylarından gelirler ve onların bir koludurlar.

 Kendileri ise Aşina  / A-shih-na  adlı bir aileden türemişlerdir.

Sonradan çoğalarak ayrı oymaklar halinde yaşamaya başladılar.

Daha sonra Lin adını taşıtan bir ülke tarafından yenilirler.

Mağlubiyetten / yenilgiden  sonra Göktürkler, soyca yok edildiler.

Tamamen öldürülen Göktürkler içinde, yalnızca on yaşında bir çocuk sağ kalır.

Lin memleketinin askerleri, çocuğun çok küçük olduğunu görünce, ona acırlar ve öldürmezler.

Çocuğun el ve ayaklarını keserek bir bataklığa bırakırlar.

Bu sırada çocuğun etrafında bir dişi kurt peyda olur ve çocuğu besler.

Bir süre sonra kurt  hamile kalır ve bir mağaranın içinde on çocuk doğurur.

Zamanla bu on çocuk büyür ve evlenir.

Zamanla her birinden bir soy türer.

Göktürk devletinin kurucularının geldikleri Aşina ailesi de bu on boydan biridir.

————————–

AL KARISI / ALBASTI

————————–

Bazı edebi – yazılı  metinlerde çirkin, saçları dağınık, avurtları çökmüş, güçlü kuvvetli ve uzun boylu olarak  anlatılır.

Bazı mitolojik metinlerde ise, dünyadaki en güzel kadından bin kat daha güzel olduğu anlatılır.

Kazaklarda “ cadı kadın ” “ KÜPE  GİREN KARI ” anlamında kullanılır.

Baş al bastı, iri gözlere sahip, baştan aşağı demir giyimli ve erkektir.

Ulu ana yani ana tanrıça arketipinin / ilk  örneğin  olumsuz türevidir.

Kazak metinlerinde alnında tek gözü olan, iğrenç görünüşlü bir mahluk / yaratık olarak tasvir edilir / canlandırılır.

Albastı, Al karısı, genellikle kırmızı siyah uzun elbise giyer. En çok sevdiği şey atların yelesini örmektir. Onu yakalamak için elbisesinin yakasına bir iğne saplamak gerekir.

Loğusalara  musallat olan / sataşan / rahatsız eden bu kötü ruh, al karısı, albastı, albis , almis , adlarıyla da anılır.

Albastı iki surette görülür.

Sarı albastı ve kara albastı.

Sarı albastı sarışın bir kadın suretindedir. Bazen keçi ve tilki suretine de girer.

Kara albastı daha ağırbaşlı, ciddi, sarı albastı hoppa ve şarlatandır / kandıran – dolandırandır.

———————-

ALP   ER  TUNGA

———————-

Ön-Türk devletlerinden  Türük / Türök  Bil federasyonu ( mö 879 / ms 575 )  zamanında yaşamış  3 Türk tarihçi  komutandan birisidir .

Bu tarihçilerin ortak isimleri YOLUG  TİGİN dir . Alp Er  Tonga’nın ölüm tarihi

ms 332 dir .

Tonga, Kaşgarlı Mahmut’a göre leopar veya kaplan cinsinden bir hayvandır.

Orta Asya kaplanları Türklerin Bars dedikleri, Pars cinsinden hayvanlardır.

Hun Pazırık kurganında çok rastlanan bir figürdür.

Roux’a göre :  ismi genelde ” kahraman erkek kaplan ” şeklinde algılanmaktadır, ama ona göre Tunga “ Sibirya panteri ” dir.

Budist metinlerde “ uzun saçlı tonga ” tabirlerine / kavramlarına  rastlanması, uzun saçın Alplik simgesi olmasını anımsatır.

Uygur döneminde, Alp Er Tonga’nın ve başka Türk beylerinin adı ve unvanı olarak yırtıcı hayvanların isimleri kullanılırdı ve Alp’ler yırtıcı hayvan postu giymiş olarak resmedilirdi.

Kaplan postu savaşa giden Alpler tarafından zırh yerine giyilirdi ve savaş sembolüydü.

——————

ÖTÜKEN

( yer tanrıçası )

ÖTÜKEN  ANA

——————

Roux’a göre :  Etügen /  İtügen yer Tanrıçasına verilen bir isimdir.

Seyidov’a göre de : Ötügen, devleti ve hakimiyeti koruyan bir Tanrıçadır.

Cengiz Han Ötügen’e “ ÖTÜGEN  ANAMIZ  ” der.

Ayrıca bazı araştırmacılar, bir şaman ismi olan “ UTAGAN  ” kelimesinden türediğini ve bu kelimenin Türkçe “ DÖL  YATAĞI  ” anlamına geldiğini söyler.

İtügen, hayvanları ve toprak ile ilgili tüm ürünleri koruyan bir tanrıçadır. Aslında yer tanrıçası, ile doğum ve üretim arasındaki bağ neredeyse evrenseldir.

———————-

ATEŞ TANRIÇASI

( Od ana – Ateş annesi )

———————-

Yakut Türkleri ateş Tanrıçasını ak saçlı bir kadın olarak görürler.

Buryatlar ise, kırmızılar giymiş yaşlı bir kadın olarak veya ateşin yalımıyla dalgalanan yeşil veya kırmızı ipekten kaftan giymiş bir kadın olarak da düşünmüşlerdir.

Bir başka Kaman / şaman duasında da şöyle anlatılır;

————

“ Sen karanlık gecelerde, genç kızlar gibi saçlarını dalgalandırarak oynuyorsun!

Kırmızı ipekli kumaşlar sallayarak, genç al kısrak üzerinde geziniyorsun”.

————

Ocak ruhu dişildir.

Evin tam ortası “ EVİN  KALBİ ‘dir ” ve ocak yeri buradadır.

Orta Asya da Hunlara ait, üç ayaklı ve kutlu kabul edilen kazanlar bulunmuştur.

Yakutlara göre ilk ocağı Ülgen’in üç kızı yakmıştır. Yakutlarda ateş tanrıları yedi kardeştir.

——————

SİGUN   GEYİK

——————

Radlof :  Boynuzları iki kürekli sığın geyiği Altay Türklerinin ululadıklarını ifade eder.

Teleüt  Türklerinde her şamanın bir ruhu vardır.

“ BURA ”, “ BUR ”, “ PUR ” gibi çeşitli sözcüklerle ifade edilir ve geyik anlamında da kullanılır.

Geyik boynuzları Şamanların önemli sembollerindendir.

Türklere, Ergenekona girişte, Hunlara batıya göçlerinde dişi bir geyik yol gösterir.

Orta Asya sanatında, yarı insan yarı geyik halinde gösterilmiş tasvirler vardır.

Mitlerde dokuz boynuzlu yada budaklı sigun geyikler de görülür.

—————

GÖK   KURT

—————

Gök Kurt ve Ak Geyik gökte doğmuşlardır.

Kurt  sürülerini idare eden kurtlara GÖK  KURT , geyik sürülerini idare eden geyiklere GÖK  GEYİK  denir.

Bazı Türk halkları, soylarının, kurttan bazıları geyikten türediğini kabul eder.

Cengiz hanın ilk Ataları gök kurt ve dişi bir geyiktir.

Gök kurt Türk mitlerinde özel bir yere sahiptir, öyle ki Türkler kendilerine “ GÖKSEL   TÜRK’LER  ” anlamına gelen “ KÖK  TÜRK  ” adını vermişlerdir.

————————-

GÖK SAKALLI HIZIR

————————-

Hızır anlayışı, Türklerde eski Türk düşüncesi ile bezenmiştir / süslenmiştir .

Mitlerde kayın ağacından inip, insanlara yardım eden ve çocuklara ad veren “ GÖK  SAKALLI “ veya “ AK SAKALLI ” ihtiyarlar görürüz.


Aksakallı yaşlılara ak – boz atlı tanıtması da eklenir.

Altın  sakallı “ AY  KOCA ” olarak da tasvir edilir / anlatılır.

Elinde hayvan başlı “ çevgen ” denen bir asa tutar,

Ak – boz ata biner ve giyimi de aktır.

—————–

BÜGÜ  TEKİN  

BÜGÜ KAĞAN

—————-

En tanınmış adları “ BÖGÜ ” ve “ TENGRİ ” idi.

Bögü Uygurca alim, filozof anlamında kullanılır.

Ayrıca büyücü sihirbaz anlamına da gelir.

Kendisi savaşçı bir Kağan değil, filozoftur / düşünürdür.

Bügü Kağan, Mani dinini Uygurların resmi dini olarak kabul etmiştir.

Mani dinine mensup / bağlı olanlar beyaz elbise giyerdi.

———————

DENİZ TANRIÇA

GEYİK TANRIÇA

———————

Göktürklerle ilgili bir mitoloji de, Göktürklerin Atalarından birinin, (ki  Ataları Kurttur) bir mağarada, ak geyik kılığına giren bir deniz tanrıçası ile ilişkisi olduğu anlatılır.

Göktürkler nesillerinin kurttan geldiğini söylemekle beraber efsanelerinde dişi geyikte rol oynar.

Dişi geyik bir Tanrıçadır  ve vücudundaki lekeler yıldız işaretleri olarak görülür.

Dişi geyik eski Hun anlatılarında yol gösterici rolü oynar.

————-

TEPEGÖZ

————-

Tepegöz Kaf dağında yaşar çoban ve peri kızının evliliğinden doğar.

Annesi dişi bir Alageyiktir.

Tepegöz su üzerinde yüzen başı gözü belirsiz bir ciğere benzetilir.  

Tepegöz bazen dişi bazen erkektir.

Tepegöz tek gözlüdür.

Tepegöz’ün parmağındaki yüzüğü annesi takmıştır.

Altay Türk destanlarında devlere YELBEGEN  denir.

Yelbegen  insan biçiminde, çok büyük, üç yedi veya on iki başlı siyah ve sarı renklidir.

Güneş ve ay tutulması devlerin yemesi olarak tanımlanır.

 Türk destanlarında devler atların düşmandır.

Demir yelbegen karaçam boylu, kara atlı ve çokmarlıdır.

(Çokmar : hayvan başlı sopa veya gürz asa sopa)

Büyük kulaklı devler ise yeraltındadır.

Dev anası denen dişi devler de vardı.

Alt dudağı yerde üst dudağı gökte olan devler Anadolu Türk masallarında sık kullanılan bir motiftir.

————————————————————————

Kaynakça

————-

Türk Mitolojisi Cilt 1 – Bahaeddin Ögel

https://onedio.com/haber/islam-oncesi-turk-mitolojisindeki-tanri-ve-tanricalar-497473

37 Türk mitolojik tanrısının özelliklerini tamamladım .

Sadeleştirmeleri yaptım .

İdris Kulaçoğlu . 18.12.2018  saat 14:58 çalışma odam .