ORDU MÜZİĞİ
TUĞ ve MEHTER
———————-
Her ulusun kendi özelliklerini yansıtan bir müziği vardır ve bu müziklerde
kendine has özelliklerle uygulanır.
Türklerde ise müzik , arkeolojik kazılarda bulunan kanıtlara ve tarihi kaynaklara
göre 5000 yıl öncesine dayanmaktadır, bulunan kanıtlar ışığında Türklerde
müzik en çok dini ve askeri alanda kendini göstermiştir.
( Toy / yemekli toplantılarda da kullanılmıştır. ) İ.K
Türklerin en eski Ataları, zamanla tapınma ve büyünün yanı sıra,
Şifahanelerde / sağlık evlerinde sağaltım / hastalıkların tedavisinde , savaş,
eğlence ve dinlence, küçük çocukları uyutmada müzikten yararlanmayı
öğrendiler.
Bütün bu öğrenme süreci sonunda yeterli birikimin oluşması ve birey, toplum,
devlet yaşamının gelişmesiyle birlikte tapınma ve büyü amacı gütmeyen, askeri
ve sivil amaçlı müzikler de oluşup belirginleşmeye başladı. (Uçan, 2000: 18).
—-
Bahaeddin Ögel’ e göre ;
“ Türklerde müzik yalnızca zevk, neşe ve eğlence kaynağı, aşkın
ve hüznün / üzüntünün anlatı aracı değil, devlet – millet birliğini oluşturan,
halkı uyaran, savaşta orduya milli duygular veren, yürüyüş ve hareketi
düzenleyen , dini bakımdan ise iyi ruhları çağıran, kötü ruhları kovan bir kültür
ve gelenek sembolüdür. ” (Ögel 1977:4-5).
—-
Mehter :
Mızıkacı, çadırcı, kavas / oklu asker gibi çeşitli manalarda kullanılmıştır.
Farsça da ‘’ mihter ‘’ olarak geçen bu kelime “ ekber azam ” / en büyük ve pek
ulu manasına gelmektedir.
Dünyanın en eski bandosu olarak bilinen Mehter’in tarihi 8. yy da yazılmış ve
Türk tarihinin en eski yazılı kaynağı olan Orhun Kitabelerine kadar
uzanmaktadır.
Orhun Kitabelerinde ” KÜBÜRGE / Davul ve Boru ” ve ” TUĞ ” çalgıları vardır.
Askeri müziğin en köklü ve kullanımı en yaygın olan çalgı davuldur.
Davul kullanımı eski Türklerde gücün ve kudretin / yapabilme kuvvetinin
simgelerindendir.
Bu simgelerden biride “ tuğ ” dur.
Hunlar döneminde Tuğ takımları Yırağ / surnay ,zurna , Borguy / boru , Tümrük
/ davul , Küvrük / kös , Çeng / Zil kurulur ve Hakanın sancağını temsil ederdi /
yansıtırdı.
Tuğ ismi Büyük Selçuklulardan itibaren / başlayarak Tabilhane ve Nevbet’e, / konsere dönüşerek gelenek devam ettirilmiştir.
( Kübürge takımı : Askeri müzik takımı.Davul ve Boru .
Tuğ takımı : At kuyruğu bağlanmış ve ucuna da altın yaldızlı top geçirilmiş mızrak gibi bir sembolün / simgenin adıdır.
Tuğ , Davul ve kös olarakda bilinir.)
—-
Yaklaşık mö. 4. yüzyılda, Altay dağlarının güneybatı eteklerinde kurulan
Türk devleti olan Büyük Hun Devleti, aynı zamanda bilinen ilk
askeri müzik topluluğu olan Tuğ Takımı’nı da oluşturan devlettir.
—-
Tuğ takımlarının başlıca eylemi olan Tuğ Vurma, bir savaş alameti / işareti
olarak nitelendirilir, savaşa giderken ve savaştan gelirken çalınırdı. Kulakları
sağır edercesine çalınan davul sesleri, savaş alanlarında bir güç ve gövde
gösterisi sergileyerek düşmanın ürkmesine / savaş düzeninin bozulmasına
sebep olurdu .
—-
Tuğ takımları Hunlar sonrası Göktürk ve Uygur devletlerinde de varlığını
sürdürmüştür.
Göktürklerin resmi çalgıları olan Köbürge isimli davul ve boru, resmi törenlerde
kullanılarak yine devletin varlık, bağımsızlık ve gücünü simgeleyen en önemli
unsur olmuştur.
—-
Uygurların resmi çalgıları olan “ Kövrük ” isimli altınlı davul ve altınlı boru,
altın başlı sancaklar ile kağanlığın simgeleriydi.
Tıpkı Hunlardaki ve Göktürklerdeki gibi Tuğ takımı devletin resmi-askeri müzik
topluluğu idi.
—-
Karahanlılar döneminde “ tuğ müziği ” “ tabıl müziğine ” ve “ tuğ takımı ”
“tabılhane” ye dönüşürken, askeri müzik devlet içindeki yerini korudu.
( Tabıl : Davul )
Tabılhane nöbetlerinde “ KÖK ” veya “ KÜĞ ” denilen, belirli usullerle
beslenmiş, çalgısal eserlere yer verilirdi.
Her gün ayrı bir kök seslendirilerek bir yılda 366 kök dinletilmiş olurdu.
Bu durum kuşkusuz Türk askeri müzik dağarcığının tarihsel gelişimi içinde
Karahanlılar dönemine ( 840 / 1042 )gelindiğinde ne denli artıp zenginleşmiş olduğunun
göstergesiydi.
—-
Gazneliler dönemine ( 963 / 1186 ) gelindiğinde de Tabıl / Davul müziği ve
tabılhaneler Türk askeri müziğinin ana unsurları olamaya devam etmiştir.
Döneminin kültür başkenti olan Gazne şehrinde, özellikle davul-zurna ikilisi ve
halk ezgileri yoğun olarak yaşatılmıştır.
Gazneli Sultan Mahmut’un askerlerinin Hotan ezgileriyle türkü söyledikleri
özellikle vurgulanmaktadır.
( Hotan : Çin’e bağlı Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin güney batısında İpek
Yolu’nun Taklamakan çölünün üzerinde yer alan tarihi bir vaha şehridir.)
—-
Büyük Selçuklular’ dan ilk defa Sultan Tuğrul Bey zamanında günde beş kez
nevbet çalınmıştır” (Ali Sevim – Erdoğan Merçil, 1995:502).
Anadolu Selçukluları’ nda ise 1. Mesud’dan itibaren / başlayarak (1116-1156)
namaz vakitlerinde günde beş vakit nevbet vurulurdu.
—
Selçuklu sultanlarının savaşa ve alaya çıkıp bir yere hareketlerinde nevbetleri
de kendileri ile beraber giderdi. (Hakkı Uzunçarşılı,1984:28)
Selçuklu saraylarında bu askeri müzik dışında ve günlük eğlencelerden başka
bayram ve düğün şenliklerinde, culüs ve zafer merasimlerinde, misafir
hükümdarın ve elçilerin kabullerinde çeşitli oyunlar, rakslar ile birlikte musiki
büyük rol oynuyordu. Ayrıca atlı oyunlar ve yarışlar, Türklerde davulsuz ve
zurnasız olamazdı.
Ancak devlet protokolünde bu gibi yarışlar devlet nevbetleri ile yapılmaktaydı.
“Bağdat’ta Tuğrul Bey ‘in düğününde başta ihtiyar Sultan olmak üzere, bütün
Türk beyleri birlikte Türkçe şarkı söylüyor, raks ediyor ve dizlerini yere vurarak
sıçrıyorlardı.”(Turan, 1996:396)
—-
Osmanlı’da mehterin başlıca iki işlevi vardı.
* İlki savaş zamanında ordunun yanında yer alan, Osmanlının gücünü ve azametini düşmana gösteren ve kendi ordusuna moral vererek rakibin moralini düşüren bir güç / kuvvet gösterisi göreviydi.
* Barış zamanında ise “ eyyam-ı adiye / alışılmış – sıradan zaman – günler ” denilen mehter, Allah’a, Peygamber’e, Padişah’ a ve efradına / askerlerine methiyeler / övgüler düzenleyen, günün belirli zamanlarında ve törenlerde görevi olan bir müzik topluluğuydu.
—-
Savaş konağından akına çıkışta mehter vurulması bütün Türk devletlerinde
görülen bir gelenektir.
Osmanlı devletine kadar bu gelenek ve töre, değişmeden gelişmiştir.
Osmanlı kaynakları da bu gelenek için kanun-i kadim / eski kanun diyorlardı.
Doğrusu da budur.
Türkiye Selçuklu Devleti’nde de ordu Konya yakınında bir yerde toplanıyor ve
ondan sonra davul ve kös vurularak, akına çıkış hareketi başlıyordu.
( Sedat Uçan , Yrd. Doç. Dr. Emin Erdem Kaya , Bahaeddin Ögel , İ.Kulaçoğlu.)
—-
11. yy Kaşgarlı Mahmud ( 1008 / 1102 ) tarafından yazılmış, Türkçenin en eski
sözlüğü olan Divan-ü Lügat-it Türk’te, Hakan’ın huzurunda nevbet / nöbet ,
konser , sıra ile vuran müzik grubuna “Tuğ ” adının verildiği yazılmaktadır.
Eski Türk devletlerinin tuğ takımlarında yer alan musiki aletleri, Osmanlı
Mehterhanesi’ndeki çalgıların ilk örneklerinden oluşmuş bu çalgılar;
* Küvrük / Kös
* Tomruk / Davul
* Ceng / Zil gibi sazlardır.
Türk borusunun 12. yy ” NAY – I TÜRKİ ” adı ile ünlü olup savaşlarda çalındığını tarihi kaynaklar belirtmektedir.
—-
Türk Hükümdarlarının sembollerinden olan DAVUL ve SANCAK İslamiyetten
sonra da kurulan Türk devletlerinden de aynı amaçla kullanılmıştır.
Askeri bakımdan yeri tartışılmaz olan ve özel etkinliklerde, kutlamalarda da kullanılan Mehter takımı Osmanlıda yer almış ve halkın büyük ilgisini
toplamıştır.
—-
Mehter , dünyanın ilk ve en eski alaturka / Türk yöntemi Ordu bandosudur.
Hun’lar zamanındaki adı Tuğ olan ve vurmalı sazlarla nefesli sazlardan oluşan
askeri mızıka okulunun adı Osmanlılarda Mehter takımı / Yeniçeri askeri
bandosu ismini almıştır.
Yeniçerilerin olduğu gibi Mehteranın da Piri / kurucusu Hacı Bektaşi Veli olup, her icraattan / uygulamadan / sunumdan önce mutlaka Peygamber, Ali ve Hacı Bektaşi Veli adına dua okunması ve marşlarda adlarının zikredilmesi / anılması gelenektendir.
Üç önemli sembol yer alır :
Ocak, Sancak ve Zafer.
—-
Yeniçeri ocaklarına Ocak-ı Bektaş-i-yan / Bektaşilerin ocağı , Taifei Bektaş-i-yan / Bektaşiler takımı , Güruh Bektaşiye / Bektaşi gurubu , Zümre-i Bektaşiye / Bektaşi topluluğu gibi isimler vermişlerdir.
Osmanlı Devleti, devşirme denilen Hristiyan çocuklarından oluşturduğu orduyu Hacı Bektaş-ı Veli’nin düşüncelerinden yararlanarak eğittir ve şekillendirirdi. Yeniçeri Ordusu denilen bu ordunun ve bağlısı Mehteranın başında bulunan ağa da Bektaşi idi.
—-
Mehter takımında ;
Nefesli / üflemeli :
Zurna, Boru / Nefir , Kurrenay / Kerrenay ve Mehter düdüğü.
Vurmalı / çarpmalı :
Kös, Davul, Nakkare, Zil , Çeres / leğen gibi zil ve Çevgan . isimli çalgılar yer alır.
—-
Kurulduğu tarih kesin olarak bilinmemektedir.
Kaynaklardaki bilgilere göre
Fatih Sultan Mehmet ( 1444 / 1481 ) döneminde Çandarlı Kara Halil paşanın (
1439 / 1453 ) sadrazamlığında kurulmuş olmalıdır.
Bu bilginin doğruluğu :
‘’ Fatih Sultan Mehmed’in müzisyenlere özel bir nevbethane inşa etmesini bu
duruma örnek olarak verebiliriz.
Müzisyenlerin mehter kelimesi ile anılmalarının ise Fatih Sultan Mehmed’den
yaklaşık yüz sene sonra kadar başladığını görüyoruz. Lakin müzisyenlerin
mehter olmalarından sonra bile nevbet kelimesinin “mehter nevbet vurdu” gibi
çeşitli kullanımlarının mehter müziği icralarına / uygulamalarına dair tasvirlerde
/ canlandırmalarda devam ettiği bilinmektedir. ”
(Mehmet Ali Sanlıkol,2011:24-25)
—
( Kaynaklarda belirtilen :
Yeniçeri ocağının bir parçası Olan Mehterin, hangi tarihte kurulduğu kesin olarak tespit edilememekle / saptanamamakla birlikte bunun, 14. yüzyılda
1. Murat Hüdavendigar döneminde ( 1362 / 1389 )
Çandarlı Kara Halil Paşa’nın (1439-1453 tarihleri arasında sadrazamlık yapmış )
önerisiyle bir ocak halinde kurulduğu söylenebilir. )
—
Bu bilgi tarihler açısından doğru değildir ! İ.Kulaçoğlu.
——————-
Mehter Düzeni
——————-
Mehter, ilk kurulduğu zamanlarda konser esnasında çember konumunu alırdı.
Fakat daha sonraları hilal şeklini almış, günümüzde de bu şeklini devam
ettirmiştir.
Çevgenbaşı, mehterbaşı ağayı çağırır.
Mehterbaşı ağa hilalin karşısına geçer ve tam ortasında durur.
Bayraktaki yıldız konumundadır.
Mehterbaşının komutlarıyla şarkılar söylenir.
Her şarkı bitiminde mehterbaşı halkı selamlar ve bir sonraki şarkının ne olacağını söyler.
Konser bittiğinde mehterbaşı bir dua okur.
Bu duaya GÜLBANK denir. ( Bu dua yazının sonundadır. )
Gülbank : Hep bir ağızdan ve makamla yapılan dua veya ant / yemindir.
Gülbank ile birlikte biten bu konsere Nevbet Vurma adı verilir.
—-
Saz başları kırmızı cübbe, kırmızı kavuk / başlık , kırmızı şalvar / pantolon, sarı üç
etek ve sarı yemeni / hafif ayakkabı giyerler. Diğer sazlar koyu mavi cübbe,
kavuk, şalvar ve renkli üç etek ile kırmızı yemeni giyerler. Çevganlar da saz
başları gibi giyinirler.
( Üç etek : Üç ayrı etekten oluşmuş özel bir giysi.)
—-
Mehter “ KAT ” adı verilen gruplardan oluşur.
Katlar mehterdeki enstruman / müzik aleti sayısına göre değişir.
Mehter, 1’den 13 katlıya kadar olabilir.
Örneğin :
Üç katlı bir mehterde :
üç davul, üç nakkare, üç zil, üç boru, üç zurna, bir kös ve 12 çevgan (diğer
sazların dört misli) bulunur.
13 katlı Mehter yalnızca Padişaha aittir.
—-
( DAVUL : Büyük bir kasnak etrafına gerilmiş derilerde medana gelir. Bir yüzüne
tokmak ile diğer yüzüne değnek ile vurularak çalınır.
—
NAKKARE : Bir çift küçük bakır kasenin üzerine gerilmiş deriden meydana gelir
ve zahme adı verilen iki küçük bagetle / kısa çubukla çalınır.
—
ZİL : Birbirine çarparak ses çıkartmak için parmaklara veya tefin kasnağındaki
deliklere takılan yuvarlak, metal nesne.
—
KURRENAY / KERRENAY : Alp Er Tunga ( mö . 626 da ölmüş Saka – İskit Hakanı ) tarafından
bulunduğu söylenir. Pirinç ve gümüşten yapılmış , uzun ve gittikçe genişleyen ,
bas / kalın sesli madeni iri bir borudur.
—
BORU : Borazan .
—
ZURNA : Keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davulla veya dümbelekle
birlikte çalınan nefesli çalgı.
—
KÖS : Nakkarenin büyüğüdür.
—
ÇEVGAN : Üzerinde ziller bulunan ve yukarıdan aşağıya doğru sallanarak
çalınan bir çalgıdır. ) İ.Kulaçoğlu.
—-
Yürüyüş şekli farklıdır.
Sağ ayak ile başlanarak üç adım atılır ve sağ taraf ‘’ RahimAllah ‘’selamlanır.
Ardından sol ayak ile başlanarak üç adım atılır ve sol taraf ‘’ KerimAllah‘’
selamlanır.
Bu şekilde 3 adımda bir durulur ve her iki yöndeki halk selamlanır.
—-
Osmanlı’da kurulan, bando, orkestra ve fasıl heyetinden oluşan Muzika-i
Hümayun / Saray bando ve orkestrası , 1924 yılında Ankara’ya taşınmış ve
Riyaset-i Cumhur Musiki Heyeti / Cumhurbaşkanlığı Musiki kurulu adıyla Milli
Savunma Bakanlığı’na bağlanmıştır.
Bu kurum 1933 yılında Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası olurken aynı sene
bando bölümü orkestradan ayrılmıştır.
———————
Mehter marşları
———————
Mehter marşı. ( Ordu marşı )
Gafil ne bilir.
Ceddin deden.
Genç Osman.
Buna er meydanı derler.
Ey gaziler.
Tek şanlı ordu .
İleri ileri. ( Hoş gelişler ola M.Kemal paşa )
Türk oğluyuz.
Türkün yüce tarihi .
Türk milleti çok yaşa.
Türkün ana yurdu.
Bin yaşa Türk milleti.
Feda olsun kanımız .
Asırlar boyunca.
Şanlı Türk sancağı.
Mehter geçiyor.
Marş.
Çırpınırdı Karadeniz.
———–
Örnekler
———–
CEDDİN DEDEN
Ceddin deden, neslin baban
Ceddin deden, neslin baban
En kahraman Türk milleti
Orduların, pek çok zaman
Vermiştiler dünyaya şan ( ün )
Orduların, pek çok zaman
Vermiştiler dünyaya şan
Türk milleti, Türk milleti
Türk milleti, Türk milleti
Aşk ile sev milliyeti
Kahret vatan düşmanını ( acınacak duruma getir )
Çeksin o mel’un zilleti ( lanet aşağılamayı )
Kahret vatan düşmanını
Çeksin o mel’un zilleti.
Söz : İsmail Hakkı Bey 1917 .
————
GAFİL NE BİLİR
Gafil ne bilir neş’ve-i pür-şevk-i vegayı
Meydan-ı celadetteki envar-ı sefayı
Merdan-ı gaza aşk ile tekbirler alınca
Titretti yine, ru-yı zemin arş-ı semayı.
Allah yoluna cenk edelim şan alalım şan
Kur’an’da zafer vaadediyor hazret’i yezdan.
—-
Farzeyledi hallak-ı cihan, harb-ü cihadı,
Hep cenk ile yükselmede ecdadımın adı…
Dünyaları feth eyleyen ecdadımız el hak,
Adil idi, hıfzeyler idi, hak-kı ibadı…
Allah yolunda cenk edelim şan alalım şan
Kur’an’da zafer vaadediyor hazret’i Yezdan.
(Güftesi / sözleri Gazi Ahmet Muhtar Paşa’ya,
bestesi Muallim / öğretmen İsmail Hakkı Bey’e aittir.)
—-
Günümüz Türkçesi .
Aciz / yetersiz – zayıf olan ne bilir savaşta istekle , coşkuyla haykırışları .
Yiğitlik / er meydanında alınan çeşitli gönül şenliği – ışıltısını . rahatlığı sevincini.
Savaşan mertler aşk coşkusu ile Allahı birleyince .
Yeryüzündeki meydanda yapılan kahramanların ruhu gökyüzünü titretir.
Allah yoluna savaşalım ün kazanalım ün.
Kur’an’da başarı sözü veriyor hz.Yezdan / Hz.Allah.
—-
Dünyanın yaratıcısı , dünya savaşını farz kıldı.
Hep savaş ile yükselmede Atalarımın adı.
Dünyaları fetheden Atalarımız gerçek.
Adil idi Atalarımız , Allah kullarının haklarını korurdu.
Allah yoluna savaşalım ün kazanalım ün.
Kur’an’da başarı sözü veriyor hz.Yezdan / Hz.Allah.
———————
MEHTER MARŞI
( Ordu marşı )
Ey şanlı ordu,ey şanlı asker
Haydi gazanfer, umman-ı safter ( Yürekli – yiğit , düşman sıralarını yaran )
Bir elde kalkan, bir elde hançer
Serhadde doğru ey şanlı asker. ( Sınırlarda )
—-
Deryada olsa herşey muzaffer ( Deniz de olsa Kahraman – üstün)
Dillerde tekbir, Allahü ekber
Allahü ekber, Allahü ekber
Ordumuz olsun daim muzaffer.
—-
Ey şanlı ordu,ey şanlı asker
Haydi gazanfer, umman-ı safter
Bir elde kalkan, bir elde hançer
Serhadde doğru ey şanlı asker.
—-
Deryada olsa herşey muzaffer
Dillerde tekbir, Allahü ekber
Allahü ekber, Allahü ekber
Ordumuz olsun daim muzaffer.
Muallim / öğretmen İsmail Hakkı Bey (1865-1927)
————–
GENÇ OSMAN
Of of Genç Osman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamış ibrişim kuşak of of.
Aman Askerin içinde birinci uşak
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.
—-
Of of Genç Osman dediğin bir küçük aslan
Bağdat’ın içime girilmez yastan of of.
Aman her ana doğurmaz böyle bir aslan
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.
—-
Of of Bağdat’ın kapısını Genç Osman açtı
Düşmanın cümlesi önünden kaçtı of of.
Aman kelle koltuğunda üç gün savaştı
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.
—-
Osman Şevki Uludağ (1889 / 1964 ) tarafından düzenlenip, Muzaffer Sarısözen
( 1899 / 1963 )tarafından ise bestelenip ve şarkı haline getirildi.
—————
TÜRK OĞLUYUZ
Kula kulluk eden duy bu türküyü
Titre kendine dön bırak uykuyu
Başlar yüksekte yumruklar gökte
Dönmeyiz yoldan bizler ölsek de
Derin milletten dokuz oğuzdan
Haydi haykıralım hep bir ağızdan;
Türküz Türküz Türkoğluyuz.
Turan aşkıyla doluyuz
Yalnız Allahın kuluyuz
Türküz Türküz Türkoğluyuz.
—-
Turan aşkıyla doluyuz
Yalnız Allahın kuluyuz
Bak sesleniyor sana tarihten atan
Her şey Türk’e göre Türk tarafından
Başlar yüksekte yumruklar gökte
Dönmeyiz yoldan bizler ölsek de
Derin milletten dokuz oğuzdan
Haydi haykıralım hep bir ağızdan;
—-
Türküz Türküz Türkoğluyuz
Turan aşkıyla doluyuz
Yalnız Allahın kuluyuz
Türküz Türküz…
————–
İLERİ İLERİ
Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa
Askerin milletin bayrağınla çok yaşa
Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa
Askerin milletin bayrağınla çok yaşa.
—-
Arş arş arş ileri ileri arş ileri
Marş ileri dönmez geri, Türk’ün askeri hey.
Sağdan sola, soldan sağa
Al da bayrağı düşman üstüne hey.
—-
Parlayan yıldızın alemi tenvir eder. ( Evreni aydınlatır )
Cumhuriyet bayrağın semada süzer gider ( gökyüzünde )
Parlayan yıldızın alemi tenvir eder
Cumhuriyet bayrağın semada süzer gider.
—-
Arş Arş Arş ileri ileri Arş ileri
Marş ileri dönmez geri .
Sağdan sola, soldan sağa
Al da bayrağı düşman üstüne hey.
( Azerbaycanlı besteci Mehmet Türkel Bey tarafından bestelenmiştir.)
———————————–
BUNA ER MEYDANI DERLER
Buna er meydanı derler
Bunda söz olmaz yandım aman aman.
Çifte yürekli erkekler
Şahım gelir bu yane yandım aman aman.
Ele bele dine imanım
İhanet olmaz yandım aman aman
Okurlar fermanı imanım ( inancımın bildirgesini )
Yandım kıyarlar cane yandım aman aman.
————-
YELKENLER BİÇİLECEK
Yelkenler biçilecek,yelkenler dikilecek
Dağlardan çektirilen kalyonlar çektirilecek.
Elde sensin dilde sen gönüldesin baştasın
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.
—-
Delikanlım, işaret aldığın gün Atandan
Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan.
—-
Elde sensin dilde sen gönüldesin baştasın
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.
Arif Nihat Asya . ( 7.2.1904 / 5.1.1975 )
—————–
FETİH MARŞI
Yürekler kabarık gözlerde damla,
Mehteri saygıyla dur da selamla,
Bir huşu içinde dinle gülbankı,
Sesleniyor tarih bu ses o yankı.
( Saygı ve alçakgönüllülükle dinle ,
birlikte ve makamla yapılan dua veya yemini )
—-
Sen böyle yürürken tuğla sancakla,
Türk’ün savaşları geliyor akla…
Asırlar boyunca çınladı serhat, ( sınır boyu )
Doğudan batıya Yemen Belgrat,
—-
Duyarak bakışan gözler görüyor,
Fatih Topkapı’dan şehre giriyor.
Sen böyle yürürken tuğla sancakla,
Türk’ün savaşları geliyor akla.
————
ÇIRPINIRDIN KARADENİZ
Çırpınardın Karadeniz
Bakıp Türkün bayrağına
Ah, diyerdin, hiç ölmezdim
Kapansaydım ayağına.
—
Uzak düşmüş dost elinden
İller var ki çarpar sinen
Vafalıdır geldi giden
Yol ver Türkün bayrağına.
—
İnciler dök gel yoluna
Sırmalar düz sağ soluna
Fırtınalar dursun yana
Selâm Türkün bayrağına.
—
Hamidiye ve Türk kanı
Her birinin bitmez şanı
Batum olsun yol kurbanı
Eğil Türkün bayrağına.
—
Türk elinden esen yeller
Bana şiir selam söyler
Olsun bizim bütün eller
Kurban Türkün bayrağına.
Mayıs 1918-Gence
Bestecisi : Üzeyir Hacıbeyli (1885–1948)
————
AKINCILAR MARŞI
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
—
Aktolgalı beylerbeyi haykırdı : ilerle !
Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle
—
Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan
—
Bir gün doludizgin boşanan atlarımızla
Birden yedi kat arşa kanatlandık o hızla
—
Cennet’te bugün gülleri açmış görürüz de
Hala o kızıl hatıra titrer gözümüzde
—
Ak tolgalı beyler beyi haykırdı ” ilerle! “
Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle.
——
Yahya Kemal Beyatlı ( 2.12.1884 / 1.11.1958 ) tarafından yazıldı, daha sonra pek
çok Mehter Marşı gibi İttihat ve Terakki ( 1889 / 1918 ) zamanında bestelendi.
————
BARBAROS MARŞI
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor
Barbaros belki donanmayla seferden geliyor
Adalardan mı Tunus’dan mı Cezayir’den mi ?
—
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi ( parça gemi )
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor
O mübarek gemiler hangi seferden geliyor. ( Kutsal )
Söz : Yahya Kemal Beyatlı.
Beste : Mustafa Cahit Atasoy ( 1927 / 2002 )
————
ÇANAKKALE İÇİNDE
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı
of gençliğim eyvah
—
Çanakkale içinde sıra sıra söğütler
Binbaşılar oturmuş asker öğütler
of gençliğim eyvah
—
Çanakkale içinde bir kırık desti
Analar babalar ümidi kesti
of gençliğim eyvah
—
Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğim eyvah.
Söz : Kastamonulu İhsan Ozanoğlu .( 1907 / 1981 )
Ünlü müzikologlarımızdan Etem Ruhi Üngör’e göre, Eyüplü Destancı Mustafa Şükrü Efendi’ye aittir. ( 1851 / 1924 )
———–
ESTERGON KALESİ
Estergon Kâl’ası bre dilber aman
Su başı durak aman
Kemirir gönlümü bre dilber aman
Bir sinsi firak.
Gönül yar peşinde bre dilber aman
Yar ondan ırak aman
Akam Tuna akma bre şahin aman
Ben bir dertliyim.
Yar peşinden amanda gezer
Koşar yandım karabahtlıyım.
————
SANCAK MARŞI
Ertuğrul’un ocağında uyandın
Şehitlerin kanlarıyla boyandın
Nice düşman kâl’asına uzandın ( kalesine – yerleşim yerine )
Sana selam ey şanlı Türk sancağı.
—
Çırpınarak dalgalanır kanadın
Gökyüzüne çıkmak mıdır muradı
Gölgende can vermek ister evladın
Sana selam ey şanlı Türk sancağı.
İzzettin Bey . ( 1882 / 1951 ) Komutan , siyasetçi , milletvekili )
————
SİVASTOPOL MARŞI
Sivastopol önünde yatar gemiler,
Atar da nizam topunu, yerle gök inler.
Yardımcıdır bize kırklar yediler,
Sılasına kavuşmaz aslan yiğitler, ( Doğup büyüdüğü yere , yakınlarına )
Aman da kaptan paşa emir ver bize,
Sılada nişanlımız duacı size…
—
Sivastopol önünde yıkık minare,
Düşman dedikleri gelmez imane,
Erenler geliyor bize imdade, ( yardıma )
Aman da kaptan paşa emir ver bize,
Sılada nişanlımız duacı size…
—
Sivastopol önünde musalla taşı,
Sırma kılıç kuşanmış Arap binbaşı.
Ölürsek şehidiz, kalırsak gazi,
Aman da kaptan paşa izin ver bize,
Sılada nişanlımız duacı size…
Bestecisi : Rıfat Bey .( 1820 / 1888 ) İsmail Dede Efendinin torunu .
————
TÜRKLER GELİYOR
Fatih’in, Yavuz’un asil kanından,
Yurdunu çok sever kendi canından,
Kaçırır düşmanı er meydanından,
—
Yollara çıkılsın bayrakla tuğla
Kalbimiz çarpıyor vatan aşkıyla,
—
Allahu Ekber, Allahu Ekber
Türkler geliyor,
Allahu Ekber, Allahu Ekber
Türkler geliyor,
—
Bayrağım inmesin, susmasın ezan,
Ülkeme şiirler yazsın her ozan,
Tarihler boyunca destanlar yazan,
Tarihler boyunca zaferler yazan,
—
Yollara çıkılsın bayrakla tuğla
Kalbimiz çarpıyor vatan aşkıyla,
—
Allahu Ekber, Allahu Ekber
Türkler geliyor,
Allahu Ekber, Allahu Ekber
Türkler geliyor.
————
VUR PENÇE- İ
Vur pençe-i Alideki şemşir aşkına
Gülbangi asumani tutan pir aşkına
—
Ey leşker-i müfettiül-ebvab vur bugün!
Feth-i mübini zamin o tebşir aşkına
—
Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-i hilal içün
Gelmiş bu şehsuvar-ı cihangir aşkına ( Fatihname )
—
Düşsün çeleng-i Rumün, eğilsün ser-i Frenk
Vur Türk’ü gönderen yed’i takdir aşkına ( yazgı )
—
Son savletinle vur ki açılsın bu surlar ( saldırınla )
Fecr-i hücum içindeki tekbir aşkına! ( Şafak saldısı )
————————-
Günümüz Türkçesi :
————————-
Vur Ali’nin elindeki kılıç aşkına
Duası gökleri tutan pir aşkına
—
Ey kapıları açan ordu, vur bugün
O apaçık fethi haber veren müjde aşkına
—
Vur küfrün dünyasına hilalin yükselmesi için
Gelmiş bu cihan fatihi süvari aşkına
—
Düşsün çelengi Rum’un, eğilsin Frenk’in başı
Vur Türk’ü gönderen ilahi el aşkına
—
Son gücünle vur ki açılsın bu surlar
Şafak hücumunda duyulan tekbir aşkına
—
Ya Settar, ya Cebbar, ya Gaffar
( Örten – bağışlayan , İsteğini mutlaka yapan , Çok bağışlayıcı . )
Ya Allah.
Yahya Kemal Beyatlı.
———————
GÜLBANK / DUA
Örnekleri
———————
“Allah Allah İllallah, baş üryan / çıplak – kesik , göğüs kalkan, dide / göz al kan, sine püryan / paramparça .
Bu meydanda nice başlar kesilir hiç olmaz soran .
Kahrımız / yok etmemiz , kılıcımız düşmana ziyan / zarar, kulluğumuz, padişaha ayan / açık – belli .
Sayılmayız parmakla, tükenmeyiz kırmakla.
Üçler, Beşler, Yediler, Kırklar Nur-u Nebi / eçilerin aydınlığı , Kerem-i Ali / soylu Ali , Hacı Bektaş-ı Veli.
Dem-ü, devranına / Devir zamanına hu diyelim, Huuuuu.”
————
“Mü’miniz Kalu-Bela’dan beri / Evet Sen bizim Rab’bimizsin dediğimizden bu yana uygulayanlarız … Hakkın Birliğine eyledik ikrar / açıkça söyledik- onayladık… Bu yolda vermişiz seri… Nebimiz/ habercimiz vardır Ahmed-i Muhtar… La Yezal mestaneleriz / Yok olmaz kendinden geçmişleriz… Nur-ı ilahide pervaneleriz / dönenleriz… Sayılmayız parmak ile tükenmeyiz kırmak ile… On iki imam Pir-i tarikat / yol kurucularının cümlesine dedik beli / evet… Üçler, beşler, yediler… Nur-ı Nebi Kerem-i Ali, Pirimiz üstadımız Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli… Demine devranına Hü diyelim Hü! ”
diye gülbang çekiyorlar / dua ediyorlar ve Pir’den himmet / yardım – etki istiyorlardı.
————
Kaynakça
————
istanbulmehteran.com
Türkmen 2009:50
Bahaeddin Öğel 1977:4-5
Uçan, 2000: 18
A. Selçuk Bayburtlu
www .idildergisi.com Yrd. Doç. Dr. Emin Erdem Kaya
Bayburtlu, A. S. (2017). Türklerde askeri müzik tarihi hakkında bir inceleme.
( Geniş bilgi edinmek isteyenlerin : Bu incelemeyi okumalılar. )
http://www.bursamehter.com/index.php?sayfa=mehter&alt=1
Azerbaycan Türkiye temsilciliği
——–
Ordu müziklerimiz konusunu detaylıca bir araya toplamaya ve sadeleştirmeleri yapmaya çabaladım .
İdris Kulaçoğlu . 30.3.2021 Çalışma odam . 00:10