(1864 – 1872 Razgrad / 11.4.1939 Balıkesir)
———————————–
Türkler çok kahraman çıkaran bir millet olduğu için, pehlivanlık , kahramanlık ve
güç timsali / simgesi – örneği olarak görülmüştür.
Barış zamanında bu kahramanlık hislerini okçuluk, güreş, gökbörü, at yarışları,
çöğen/çevgan/ polo, avcılık ve cirit gibi sporlara iştirak ederek / katılarak , gurur
kazanıyorlardı.
—-
Türk güreş tarihinde birçok ünlü şampiyon yer almış ve bu şampiyonların
başarıları, nesilden nesile geçen menkıbelerle anılagelmiştir.
Bunların içerisinde, bir güreşçide aranan vasıfların / özelliklerin tümünü kendinde
toplayan Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ın ayrı bir yeri vardır.
O Türk sporcularını birbirlerine bağlayan tinsel / ruhsal ve manevi bir semboldür.
Halk kahramanımızdır ve halkın idolüdür / örnek aldığı kişiliktir.
( Menkıbe : Olağanüstü olaylarla ilgili anlatı. ) İ.K
—-
Eski çağlarda spor yapılan yerler ahlakın öğretildiği yerler ve sporcular da ahlaklı insanlar olarak bilinirdi.
Türklerde de “ Er meydanı ”, “ Ok meydanı ”, “ Cirit meydanı ” ve diğer spor meydanları ; yiğitliğin, cesaretin, dürüstlüğün, yardımseverliğin, mertliğin ve cömertliğin gösterildiği meydanlardı.
Bu açıdan örnek davranışlara sahip sporcular, kin, nefret ve kötü duygulardan uzak ve spor ahlakının yarışı içerisindeydiler. Sporcular, sadece manevî ödülü düşünerek bu ruhla spor yaparlardı.
Sporu, spordaki ahlaki değerleri yaşatarak amatör bir ruhla yapıyorlardı. Sporcular sporun gerektirdiği davranışlarda bulunarak, spor ahlakına ve kurallarına uyarlardı. Sporun hakkıyla yapılması gerektiğine ve başarının çalışarak kazanılacağı fikrine / düşüncesine inanılırdı.
Geleneksel sporlarımıza bakıldığında, ahlakın ideal olarak kabul edildiği görülür. Koca Yusuf, Adalı Halil, Kara Ahmet, Kurtdereli Mehmet Pehlivan, Yaşar Doğu ve İbrahim Karabacak gibi sporcular yaptığı güreşlerden ziyade, birtakım vasıflarıyla tanınırdı.
Aldıkları terbiye, gelenek ve göreneklerine bağlı olduklarını göstermektedir.
Onlar sadece bir şampiyon olmayıp, aynı zamanda maddeten ve manen
yenilmeyen ahlak abideleriydiler / anıtlarıydılar.
Pehlivanlar, alçak gönüllü ve hoş görülü idi.
Galibiyetten ötürü gururlanmaz ve bu tür davranışlarda bulunmazlardı.
Güreş meydanlarında ve güreşin dışındaki hayatlarında mertliğin, doğru
sözlülüğün, cesaretin ve yiğitliğin bütün özelliklerini taşırlardı.
Pehlivanların bu davranışları toplumda örnek oluştururlardı.
—-
Atatürk, ünlü güreşçi Kurtdereli’ye ödül olarak 1000 liralık bir İş Bankası çeki
veriyor. Kemal Atatürk diye imzalıyor, zaten çeklerde resmi de var. Pehlivan
çeki İş Bankası’na götürüyor , kendisine 1000 lirayı ödüyorlar. O gün için çok
yüksek bir para.
Ama Kurtdereli hala bekliyor.
” Ne bekliyorsun pehlivan ? ” diye sorduklarında çeki beklediğini söylüyor.
” Parayı aldın, çek bizde kalacak. ” diyorlar.
” O zaman alın 1000 liranızı, verin çekimi. ” diyor.
” Onda Atatürk’ümün imzası var.”
Ve parayı iade edip Atatürk imzalı çeki sevgiyle cebine yerleştirerek gidiyor.
—————
Deliorman Türklerinin yaşam tarzı dinç, sağlam ve güçlü uzun ömürlü bir
toplumsal yapının oluştuğu bir ortamda ,195 cm. boyunda ve 148 kilo olan
Kurtdereli Mehmet Pehlivan, bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan Türklerin
yoğun olarak yaşadığı Deliorman bölgesi Razgrad’ın Bukrovo köyünde 1864
yılında doğmuştur.
Ailesiyle beraber 1876–1878 yılları arasında “ 93 Harbi / savaşı ” diye bilinen
Osmanlı-Rus Harbi / savaşı sıralarında Türkiye‘ye göçerek, Balıkesir‘in Kurtdere
Köyü’ne yerleşmişler.
İri yapılı bir çocuk olan Mehmet, Ata sporumuz olan güreşe küçük yaşta başlamış.
1.89 boyu ve 123 kiloluk cüssesi ile kendini, önce düğün güreşlerinde gösterdi.
Ardından panayır güreşlerine katıldı. Körpe delikanlı olan Mehmet, ilk derslerini
Kadırga Meydanı güreşçilerinden Ahmet Pehlivan ile Adapazarlı molla Mehmet
Hoca’dan aldı.
—-
1892 de , Kurtdereli Mehmet, Susurluğun Kepekler köyündeki bir düğünde,
zamanının başpehlivanlarından, kendisinden yaşça ve deneyimce büyük olan
Katrancı Halil Pehlivana meydan okuyarak onunla güreş tuttu. Adeta kan kusarak
yaptığı güreş, hayatının en büyük yenilgisini almasına ve sağlığının bozularak bir yıl
yatağa bağımlı kalmasına neden oldu.
1893 yılının baharında o yörelerde başa güreşen 28-30 yaşlarında oldukça iyi bir
pehlivan olan “Atköy”de Cızlak Pehlivan’ı iki buçuk saat süren bu güreşte pes
ettirdi. Kurtdereli’nin hastalıktan kalktıktan sonra kazandığı ilk önemli güreştir.
—-
1894 de 21 yaşında iken, yine bir zamanının efsanesi ve tüm
zamanların en büyük güreşçisi olan Koca Yusuf ile güreş tuttu. Ancak Koca Yusuf,
güreşi yarım bırakarak ;
“ Yazıktır, ezdirmeyin bu yetenekli delikanlıyı bana. O, ileride büyük bir pehlivan
olacak” diye olgunluk gösterdi ve parsayı ona bıraktı. Bu tarihten sonra Kurtdereli
Mehmet, yaptığı güreşlerle tanınmaya başlandı.
( Parsa : Yağlı güreşlerde karşılaşmaların bitiminde pehlivanların seyircilerden
bağış yollu topladıkları para. ) İ.K
Kısa zaman içinde ünü Balıkesir, Bursa, Çanakkale ile bütün Ege ve Marmara’ya
yayıldı.
Yörük Ali Pehlivan‘ın çırağı olan ve hayatı boyunca hiç yenilgi yüzü görmemiş
Çolak Mümin Pehlivan, kendisine ustalık yaptı.
Kurtdereli, kendinden büyük ve kuvvetli pehlivanları yenmeye başlayınca, yağlı
güreş camiasında ‘’ Kurtdereli Mehmet Pehlivan ‘’ adıyla nam saldı.
Artık 1,95 boyunda, 148 kilo ağırlığındaydı.
Devrinin meşhur / ünlü pehlivanları Koca Yusuf, Adalı Halil, Kara Ahmet, Katrancı
Halil, Karagöz Ali, Filiz Nurullah ve Hergeleci İbrahim ile güreşleri oldu.
30 Ağustos-1 Eylül 1896 günlerinde Selanik’te Memleket Bahçesi “ Beşçınarlar ”ı
çalıştıran İpekçi İsmail Bey’in yaptırdığı güreşte Kurtdereli, Adalı Halil ile
yenişemediler.
6.11. 1896 Perşembe günü Kartal’da yapılan bir düğün güreşinde Selanik’te bir kaç
ay önce berabere kaldığı Adalı Halil’i 15 dakikada yendi.
—-
Padişah 2. Abdülhamit döneminde Batıya giden pehlivanlar arasında yer alan
Kurtdereli, 1899 yılında Avrupa’ya gitti.
Fransa, İngiltere ve ABD‘de büyük başarılar kazandı ve Dünya Şampiyonu oldu.
Kurtdereli, daha sonra Fransa, Britanya / İngiltere , Hollanda ve Amerika gibi
ülkelere seyahat etti ve bu ülkelerde yaptığı güreşlerde hiç yenilmedi.
Callmett, Pitejenski ve Daumas Pique Plangue gibi ünlü güreşçileri yendi.
Petrow’a yenildi.
Galibiyetler listesine Hint Gulan, Macar Caya, Rus Baradonow ve Alman Müller’i
de ekledi.
—-
1899 yılında Kırkpınar’da, Kara Osman ve Adalı Halil‘i yenerek Kırkpınar
Başpehlivanlığı unvanını da elde etti.
1900 yılı yazında, Paris Uluslararası Fuarı nedeniyle bir Dünya Şampiyonası
düzenlendi. Kurtdereli, Paris’e geldiğinde, ne şampiyonada yer bulabildi, ne de
güreşecek güreşçi.
12.8.1900 de Kurtdereli, Paris ve Londra’da yaptığı güreşlerde, “ Hint Kaplanı ”
diye anılan Doğu’nun yenilmez şampiyonu Gulam Rüstem‘i,
Britanya Adaları Başpehlivanı Chalve’yi ve Rus asıllı büyük şampiyon
Hackenschmit’i yenerek adını dünyaya duyurdu.
İki saat 35 dakika süren bir güreşten sonra Kurtdereli, Gulam’ı yere attı ve sol
omuzu üzerine düşen Gulam, güreşemeyeceğini söyleyince başka bir zamana
ertelenen güreş, ikinci kez yapılacağı sırada, Gulam’ın Hindistan’a kaçtığı anlaşıldı.
Londra, Viyana ve Berlin’de yapılan turnuvalara katılarak adını tüm dünyaya bir
kez daha duyurdu.
Berlin’de yaptığı beş maçtan ikisini kazanıp, üçünde de berabere kaldı.
—-
Türkiye’ye döndükten sonra kendisi, ülkeye yararlılığından dolayı 5.12.1901 de
Sultan 2. Abdülhamit tarafından bir; 5.3.1910 da da, Sultan Mehmet Reşat
tarafından iki “Gümüş Sanayi Madalyası” ile ödüllendirildi. Bunun yanı sıra
Kurtdereli’ye, Sultan 2. Abdülhamit bir de berat verdi.
( Berat : Osmanlıda bir kimseye verilen nişan, rütbe veya toprak imtiyazını /
ayrıcalığını gösterir belge. ) İ.K
—-
1902 yılında, Bursa‘da yapılan şampiyonada ise Kurtdereli, finalde Madaralı
Ahmet’i , İstanbul’da yapılan şampiyonada da 2 metrelik ve 150 kiloluk Filiz
Nurullah‘ı yenerek Türkiye Şampiyonu oldu.
1903 yılının Ocak ayında, İstanbul Safvet Tiyatrosu’nda yapılan Türkiye Serbest
Güreş Şampiyonası’nda ilk üç turu kolayca geçti ve dördüncü turda Madaralı
Ahmet’i, finalde de Koca Hasan’ı toplam 5 saat 1 dakikada yenerek Türkiye
Şampiyonu oldu.
Bu güreş, dört gece devam etti ve Kurtdereli karşılaşmayı, güçlükle ve çift
Kaz kanadı oyunu ile kazandı.
—-
“ Frenk Güreşi ” de denilen Greko-Romen’de ise Kurtdereli, üçüncü turda Neşat ile
güreştiği sırada ayağından sakatlanarak şampiyonadan çekilmek zorunda kaldı.
—-
Kurtdereli Mehmet Pehlivan, 47 yaşında iken 1911 yılında Macar pehlivanı
Caya’nın Taksim Talimhane’de organize ettiği Ramazan Güreşlerine, güreş başına
elli altın lira karşılığında katılmayı kabul eder.
Aslında sol kolunda romatizma vardır ve yaşı da kırkı geçkindir.
Ama maddi sıkıntıları, güreş teklifini / önerisini kabul etmesine neden olur.
İdmansız şekilde talimhane meydanına çıkan Kurtdereli Mehmet, önce İngiliz
Adams’ı, sonra da Hollandalı Frederik’i yener.
Macar Şampiyonu Caya ile güreşirken onun kaçak güreşine öfkelenen Kurtdereli,
sakat koluna aldırmadan Caya’yı sardığı gibi Hergeleci İbrahim pehlivanın
oturduğu yerin önüne bohça halinde fırlatıp atar. Atarken de ;
“ Al usta, bu senin olsun. ” diye nara atar.
Daha sonra Avusturyalı rakibi Müller’i yenen Kurtdereli, finale kalarak, Rus rakibi
Baradanof ile karşılaşır.
Dillere destan bir mücadele olmasına rağmen, bu amansız güreşi de bileğinin
hakkı ile almasını bilen Kurtdereli Mehmet, kendinden hayli genç, iri ve idmanlı
tüm rakiplerini perişan ederek şampiyon olur.
Şampiyonluğunu meydandan halka “ Donanma yardımı ” diye haykırarak ilan
etmiştir. Bu güreşlerde, Donanma Cemiyeti, yeni gemiler yaptırma girişiminde
bulunmuş ve Kurtdereli sayesinde 600 altın lira toplamıştır.
—-
1911 de 32 gecede 43 müsabakaya çıkarak rekor kırmıştı ve ‘’ Cihan Şampiyonu ‘’
ilan edilmiştir.
1913 yılı Kasım ayında Kurtdereli Adalı Halil ile birlikte Paris’e gitti.
Kurtdereli, Fransız Constant’ı 1.59 dakikada yendi.
Kurtdereli bir konuşmasında Avrupa’ya 6 defa gittiğini söylüyor.
1913 Kasım ayında Paris’e altıncı gidişidir.
Kurtdereli, pehlivanlık geleneğine göre kispetini Balıkesirli Hacı Kara Mehmet
vasıtasıyla Kabe’ye yollayarak er meydanlarından çekildi.
Kurtdereli Mehmet Pehlivan, 11.4.1939 tarihinde Balıkesir‘de 75 yaşında
ölmüştür.
—-
“ Ben, her güreşte arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve millet şerefini
düşünürdüm. ”
—-
Kurtdereli’nin bu sözü üzerine Atatürk, 15.11.1931 tarihinde Kurtdereli Mehmet
Pehlivan’a milli insan tipini yetiştirmedeki motifleri içeren bir mektup yazar.
Atatürk’ün Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a yazdığı ve Türk sporu için önemli bir
direktif / yönerge olan ve üstün görüşünü anlatan bu iltifat / beğeni mektubu
şöyledir :
15.11.1931 Ankara
Kurtdereli Mehmet Pehlivana,
Seni, cihanda büyük ün almış bir Türk pehlivanı tanıdım. Parlak muvaffakıyetinin /
başarılarının sırrını şu sözlerle izah ettiğini de / açıkladığını da öğrendim:
“Ben, her güreşte arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve millet şerefini
düşünürdüm.”
Bu dediğini, en az yaptıkların kadar beğendim.
Onun için senin bu değerli sözünü, Türk sporcularına bir meslek düsturu / genel
kuralı olarak kaydediyorum. Bununla, senden ve sözlerinden ne kadar memnun
olduğumu anlarsın.
Çoluk çocuğun için sana ufak bir armağan gönderiyorum. O, bu mektubumla
beraberdir.
Pehlivan, ömrünün tam sağlıkla uzun sürmesini dilerim.
Gazi Mustafa Kemal.
( Armağan , yazımın başında paylaştığım 1000 liralık çek’tir. )
—-
Her yıl adına Balıkesir’in Kurtdereli köyünde Kırkpınar’dan sonra Türkiye’nin en
büyük yağlı güreşleri düzenlenmektedir. Balıkesir’de adını taşıyan kapalı spor
salonu ve kendisinin büyük boyutta bir heykeli bulunmaktadır.
Kaynakça
———–
http://www.balikesirim.net/roportaj/son-yenilmez-pehlivan-kurtdereli-nin-hikayesi-h13409.html
Resim : Bozüyük haber ajansı .
——–
Kurtdereli Mehmet pehlivan’ın adında tüm pehlivanlarımızı saygı , gurur , gönül
borcum ve Rahmetle anıyorum .
İdris Kulaçoğlu. 20.11.2018 çalışma odam.