( 1250 / 1487 )
——————–
Karamanoğlu Beyliği 13. yy da, Konya ve civarında egemen olan , 1487
senesine kadar devam eden büyük Türk beyliğine verilen isim.
Karaman ailesi , Oğuzlar’ın Avşar boyuna bağlıdır.
—–
Türkmen beyliklerinin Osmanoğulları’dan sonra en önemlisi, en kuvvetlisidir.
Merkezi Karaman / o zamanki adı LARENDE olan geniş bir bölgede, güçlü bir
devlet olarak 237 yıl egemen olmuş ve Büyük Selçuklu Devleti’nin
halefi / ardılı , Anadolu’nun hakimi / egemeni olmak için Osmanlılarla uğraş
vermişlerdir.
” Karaman Tacı ” bir krallık sayılmıştır.
————————–
Karamanoğulları
(Tarih Sırasına Göre)
————————–
1. Nure Sufi Bey (başkenti: Ereğli ) (1250 -1256 )
2. Kerimeddin Karaman Bey (Başkenti: Ermenek ) (1256 -1261)
3. Şemseddin 1. Mehmed Bey (1261-1283)
( 1277 ‘de Her yerde Türkçe kullanılacak bildirisini yayınladı . )
4. Güneri Bey (1283-19.4.1300)
5. Bedreddin (Mecdeddin) Mahmud Bey ( 1300-1308 )
6. Yahşı Han Bey (1308-1312 ) (Başkenti: Konya)
7. Bedreddin 1. İbrahim Bey (1312-1333 / 1348-1349 )
8. Alaeddin Halil – Mirza Bey (1333-1348)
9. Fahreddin Ahmed Bey (1349-2.1.1350)
10. Şemseddin Bey (2.1.1350-1351)
11. Hacı Sufi Burhaneddin Musa Bey (Başkenti: Mut) (1351-1356)
12. Seyfeddin Süleyman Bey (1356-1357)
13. Damad 1. Alaeddin Ali Bey (1357-1398)
14. Sultanzade Nasıreddin (Gıyaseddin) 2. Mehmed Bey (1398-1399 )
15. Damad Bengi 2. Alaeddin Ali Bey (1418-1419 / 1423-1424)
16. Damad 2. İbrahim Bey (1424-1464)
17. Sultanzade İshak Bey (1464)
18. Sultanzade Pir Ahmed Bey (1464-1469 )
19. Kasım Bey (1469-1483 )
20. Turgutoğlu Mahmud Bey (1483-1487 )
——
1220 yılından beri devam eden Moğol istilası nedeniyle Horasan ve
Maveraünnehir bölgesinde bulunan Türkmen boyları ülkelerini terk ederek,
büyük çoğunlukla Anadolu’ya gelmektedir.
—-
( Kilikya, Roma İmparatorluğu döneminde Caesarea ad Anabarsum olarak anılan
yer, Adana İli Kozan İlçesi’nin 28 km. güneyindedir. Antik şehir duvarlarının
hemen dışına kurulmuş küçük köyün ismi Dilekkaya’ dır.
İsauria ve Likaonia eyaletlerinin metropolisi / baş şehri olmuştur.)
—-
İsauria bölgesi, 1.inci Alaeddin Keykubad (1220-1237) tarafından 1225 yılında
alınarak, Selçuklu ülkesine dahil edildi / katıldı , ilk vali olarak Kamerüddin adlı
bir kişi görevlendirilmişti.
Bununla beraber, bu bölgenin sınırları üzerinde, daha önce de birtakım
Türkmen ailelerinin yerleştirildiği anlaşılmaktadır.
Bölge, ele geçirildikten sonra yoğun Türkmen yerleşimine açılmış ve bir uç
bölgesi haline getirilmiştir.
Karaman ailesinin de 1228 yılında 1. Alaeddin Keykubad tarafından Ermenek
/ Germanicopolis ve civarındaki Kamış adlı bölgeye yerleştirildiği
anlaşılmaktadır.
—-
Karaman ailesinin Reisi NURE SUFİ ‘ dir.
1231 de ortaya çıkan Şeyh Baba İlyas’ın yanında yer almış, Selçuklulara karşı
çarpışmıştır.
Babailerin yenilgisi üzerine Konya ve Ermenek civarına çekilen Nure Sufi ’nin ,
Kerimüddin Karaman , Zeyn el-Hac , Bonsuz , Oğuz Han ve Timur Han adında
oğulları olduğu anlaşılıyor.
—-
( BABAİLİK : Baba’iyye ya da Babailik, Horasan doğumlu olan Ebu’l-Baka Baba
İlyas bin Ali el-Horasani ve müridi Baba İshak Kefersudi’nin ayaklanması ile
tanınan Vefai Tarikatı çevrelerine verilen addır.
Babai isyanı ,Baba İshak’ın 1240 yılında Anadolu Selçuklu Devleti topraklarında
çıkardığı ayaklanmadır. )
—-
Karamanlılar, bir Babai şeyhi olarak bilinen Nure Sufi ’nin oğlu Kerimüddin
Karaman Bey’in idaresinde Kilikya sınırlarındaki uçlarda Türkmen dağları diye
bilinen dağlık kesimde Varsak, Durgut, Bulgar, Kosun, Göğes gibi diğer Türkmen
aileleri ile işbirliği yaparak güçlendiler.
Karaman Bey Toroslar’da elde ettiği odun kömürünü Larende’ye getirip satarak
geçinen bir kömürcü idi.
O, Moğol Kumandanı Baycu’nun Anadolu’ya geldiği sırada (1256) yaşanan
karmaşadan yararlandı.
Bu sırada Selçuklu tahtına 4.üncü Rükneddin Kılıçarslan oturmuştu.
Sultan Rükneddin, bu asi Türkmen reisine sahip olduğu yerleri ikta / bir hizmet
karşılığı olarak bir toprak ya da gelirini vermesi yöntemi ile boyun eğmesini
sağlamak istemiş, kardeşi Bonsuz’a da emir-i candarlık / koruyuculuk payesi /
rütbesi vermişti.
Ancak sultanın bu tutumu, Karamanlıları sakinleştireceği yerde daha da
saldırgan hale getirdi.
Kerimüddin Karaman Bey, Ermenek, Mut, Gülnar, Mer’a ve Silifke
kalelerine akınlarda bulunuyordu. Ermenek’ı ele geçirerek Ermenek Beyi
lakabını alan Karaman Bey, giderek güç kazanmış, Sultan 4.Rükneddin
Kılıçarslan’ın emirlerini dinlemeyerek, akınlarını eski İsauria ülkesi ile Silifke’ye
kadar uzatmış, ahalisini esir etmiştir. Bir ara Sultan Rüknedddin ile ilişkisini
düzelten ve hatta Selçuklu ailesi ile sıhriyet / akrabalık bağı kuran Karaman
Bey’in bu tavrı kısa süreli oldu.
Sultan Rükneddin’in Denizli civarındaki Türkmenler üzerine bir tedib /
uslandırma – yola getirme seferi düzenlemesi üzerine, Karaman Bey, kardeşleri
Zeynel-Hac ve Bonsuz ile birlikte 1261 yılında 20.000 kişilik bir kuvvetle Sultan
2.. İzzeddîn Keykavus’u tekrar tahta geçirmek amacıyla Konya üzerine yürüdü.
Konya halkının desteğine rağmen Karamanlılar, Muineddin Pervane tarafından
Gavele kalesi önünde yenilgiye uğratıldı. Zeynel-Hac ve Bonsuz yakalandılar.
Çeşitli hakaretlere uğrayarak, birkaç gün sonra kale kapısı önünde asıldılar.
—-
1262 yılında resmen bir uç beyi olan Karaman Bey, uçlardaki etkinliklerine
devam etmiş, bazı Ermeni şehirlerine akınlarda bulunmuş, bazı yerleri ele
geçirmiş, ancak Manya kalesinde yenilgiye uğrayarak, aldığı yaraların etkisiyle
bir süre sonra ölmüştür.
—-
Sultan Rükneddin’in ölümü üzerine, Karaman Bey’in çocukları Muineddin
Pervane tarafından serbest bırakıldı. Karaman ailesinin başına ailenin kararıyla
Karaman Bey’in büyük oğlu Şemseddin Mehmed Bey geçti.
O da babası gibi bağımsızlık uğraşını devam ettirdi. Selçuklulara karşı Niğde
Emiri Hatiroğlu Şerefeddin ile birlik kurdu.
Hatiroğlu Şerefeddin Memlük sultanına güvenerek, Moğollara karşı isyan
ettiğinde Mehmed Bey, derhal onun tarafını tuttu.
Hatiroğlu Hotenli Bedrüddin İbrahim’in elinden aldığı Ermenek serleşkerliğini /
askeri kumandanlığı Şemseddin Mehmed Bey’e verdi.
1276 da Selçuk ve Moğol kuvvetleri Hatiroğlu isyanını bastırarak, Şerefeddin
Bey’i muhakeme edip / yargılayıp öldürdüler.
Bununla beraber, Karamanoğlu Mehmed Bey uğraşına devam etti.
Selçuklulara göndermekte olduğu yıllık vergiyi keserek isyana devam etti.
Bu arada Muineddin Pervane’nin Karamanlılar üzerine gidilmesini engellemeye
çalıştığı anlaşılmaktadır.
Buna rağmen, eski Ermenek serleşkeri / askeri komutanı Bedreddin,
Karamanlıları cezalandırmak için 2000 kişilik bir Moğol kuvvetiyle harekete
geçti. Bu durum üzerine Karamanoğlu, Bedreddin’e bağışlanmaları için sultanın
hazinesine 100.000 dinar ödemeye hazır olduklarını bildirmesine rağmen, bu
öneri kabul edilmedi. Fakat, sonuç Bedreddin’in hiç ümit ettiği gibi olmadı,
büyük bir bozguna uğrayarak, kaçmak zorunda kaldı. Moğollar birkaç kez daha
aynı teşebbüste / girişimde bulundular. Fakat her defasında Karamanlılar
tarafından yenilgiye uğradılar.
Sonuçta , Karamanlı isyanının bastırılması işini ertesi yıla bıraktılar.
1277 yılı umulanın aksine, Memlük Sultanı Baybars’ın Anadolu’ya girişi ve
Moğolları Elbistan’da bozguna uğratması ile Türkmen hareketinin güçlenmesine
Ve Mehmet Beyin cesaretlenmesine neden oldu.
—-
Bunun üzerine Aksaray’a hücum etti, başarılı olamadı. Buradan üç bin atlı ile
Konya üzerine yürüdü. Ancak, Konya hemen teslim olmuyordu. Karamanoğlu
Mehmed Bey, yanında Sultan 2. İzzeddin Keykavus’un oğlu olduğunu iddia ettiği
bir şehzade ile Konya önüne geldi. Şehre girdiyse de Konya Kalesi direnmeye
devam etti.
Karamanoğlu Mehmed Bey, yanında getirdiği şehzade Gıyaseddin Siyavuş’u
(Cimri) hükümdar ilan ederek, onun adına hutbe okutup, sikke kestirdi. Bunun
üzerine Konya halkı 2. İzzeddin’in oğluna boyun eğdiler.
Ardından Konya Kalesi ele geçirildi.
—-
Bu sırada toplanan Anadolu Selçuklu divanında resmi yazışmalarda Farsça
yerine Türkçe kullanılması ile ilgili karar alınmıştır.
—-
İlhanlı Hükümdarı Abaka Han’ın ( 1234 / 1282. Cengiz’in torunu )emirlerinin
beraberlerinde 3. Gıyaseddin Keyhüsrev ve Vezir Sahib Ata Fahreddin Ali olmak
üzere Konya’ya ilerledikleri haberi geldi.
Mehmed Bey derhal yanında Siyavuş olduğu halde şehirden çıkıp, Akşehir ve
civarını yağmalayıp geri döndü. Fakat, Konya halkı şehir kapılarını kapattığından
şehre giremedi. Konya’yı kuşattı ise de başarılı olamayıp, Ermenek tarafına
çekilmek zorunda kaldı.
Sahip Ata Fahreddin Ali, Karamanoğlu’nu takip ederek Mut taraflarına gitti, bir
kısım Selçuk- Moğol askerini ileri gönderdi.
Bu grup ile karşılaşan Karamanoğlu Mehmed Bey, Selçuk-Moğol askerlerini
kurduğu pusuya düştü.
Mehmed Bey, kardeşleri ve amcazadeleri ile birlikte öldürüldü.
Başları kesilerek Selçuk ordugahına gönderildi ve Karaman ailesinin bulunduğu
yerlerde gösterildi (1277).
Karamanoğlu Şemseddin Mehmed Bey’in ani ölümü ile Karamanoğulları Beyliği
kısa bir süre durgunluk dönemi geçirdi. Karaman ve onlarla birleşen Türkmen
aileleri üzerine Tedib seferleri 1283’de Selçuklu tahtına oturan 2. Gıyaseddin
Mesud zamanında da devam etti. Bununla beraber, Karamanoğulları yeniden
toparlandılar. Şemseddin Mehmed Bey’den sonra Karaman tahtına oturan
Güneri Bey, Bedreddin Mahmud ve Yahşi Beyler zamanında yeniden
güçlendiler.
—-
Karamanoğlu Güneri Bey, Selçuklu saltanat kavgalarına karıştı.
1287 de Ermenilere ait Tarsus’u vurdu.
1288 de Eşrefoğlu’yla birlikte Konya’ya gelerek sultana itaatini / bağlılığını
bildirdi.
Güneri Bey 1300 de öldü.
—-
Güneri Bey’den sonra yerine kardeşi Mecdüddin Mahmud Bey geçti.
1293 de Frankların elinden Alaiye’yi geri alarak, Memlük sultanı adına hutbe
okutan Mahmud Bey,
1308’de Anadolu Selçuklu Sultanı 2. Mesud’un ölümü üzerine derhal Konya’yı
ele geçirerek burada üç sene kalmıştır.
—-
1312 de ölünce yerine oğlu Burhaneddin Musa Bey geçti.
1314 de ,Musa Bey zamanında İlhanlıların Anadolu Beylerbeyi olarak atadığı
Emir Çoban, Selçuklu Devleti’nin sona ermesiyle, bağımsız hareket etmeye
başlayan Anadolu beyleri üzerine sefer düzenledi.
1318 de , İlk önce Konya’yı Karamanoğullarının elinden aldı. Öte yandan
Karamanoğlu Musa Bey ile kardeşi İbrahim Bey arasında saltanat uğraşı ortaya
çıktı .
İbrahim Bey, Memlük sultanının desteğiyle Larende Beyliği’ni elde etti.
Musa Bey’e de Ermenek Beyliği verildi.
—-
1325 de , Bedreddin İbrahim Bey’den sonra oğlu Fahreddin Ali Bey, kısa bir süre
Karaman Beyi oldu. Yerine kardeşi Şemseddin Bey Larende Beyi oldu. Fakat
kendisiyle uğraşa girişen kardeşi Karaman Bey tarafından öldürüldü.
—-
Bunun üzerine halk Ermenek Emiri Burhaneddin Musa Bey’i davet etti.
Böylece Musa Bey ikinci defa Karaman Beyi oldu.
Ancak kısa sürede Karaman tahtı üzerindeki iddiacıların görünmesi üzerine,
Karaman Beyliği’ni kardeşi Halil Bey’in iki oğluna (Alaeddin ve Seyfeddin
Süleyman Beyler) bırakarak, tahttan çekildi.
1356 da , bu iki kardeş arasından yaşça büyük olan Seyfeddin Süleyman,
Karaman Beyi olmuştur. Beyliği kısa süren Seyfeddîn Süleyman Bey, Eretna Beyi
Mehmed Bey tarafından planlanan bir suikast sonucu öldürülmüş, yerine
kardeşi Alaeddin Ali Bey, Karaman tahtına geçmiştir. Süleyman Bey’in kabrinin
Karaman kasabasında Mevlana’nın annesinin gömüldüğü köşede olduğunu,
Süleyman Bey’in katlinde rolü olan Karaman emirlerinden Beylerçelebi oğlu
Halil’in Alaeddin Ali Bey tarafından katledildiğini belirtmektedir.
———————–
Osmanlı-Karaman
ilişkileri
———————–
İlk Osmanlı-Karaman ilişkileri Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey (1359-1397/98)
zamanında başlar.
Osmanlı Hükümdarı 1. Murad’ın ( 1360 / 1389 ) kızı Melek Hatun ile evlenen
Alaeddin Ali Bey, Hamid ve Germiyan topraklarına akınlarda bulundu.
1375 de Kayseri’ye hücum ederek Eretna Beyi Ali Bey’in Sivas’a kaçmasını
sağladı.
(Aretna Beyliği : Sivas ve Kayseri merkezli kurulan, 1335 – 1381 yılları arası
hüküm süren bir Anadolu beyliğidir. Beyliğin kurucusu Alaeddin Eretna, Uygur
kökenlidir. ) İ.K
Bu durum onu Kadı Burhaneddin ile karşı karşıya getirdi.
1386’da Kadı Burhaneddin, Alaeddin Bey üzerine yürümüş, Alaeddin Bey karşı
koyamayarak geri çekilmiştir.
( Kadı Burhaneddin : (1345 – 1398) Türk devlet adamı, alim ve Azeri edebiyatı ve
Divan edebiyatı şairi. )
—-
Osmanlı Hükümdarı 1. Murad’ın Germiyan ve Hamid arazilerini satın alma
yoluyla kendi topraklarına katması Karamanlıları Osmanlılarla komşu haline
getirmişti.
Bu durum Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey’i endişelendirmekteydi.
1. Murad’ın Rumeli’de bulunduğu sırada Beyşehir’i geri aldı ve etraftaki şehir
ve kasabalara yağma akınlarında bulundu. Böylece, Osmanlı-Karaman ilişkileri
bozuldu.
I. Murad, 1387 yılında kuvvetli bir ordunun başında Kütahya’ya geldi.
Burada yanında Sırp despotunun gönderdiği yardımcı kuvvetler bulunan Rumeli
Beylerbeyi Kara Timurtaş ile birleştikten sonra Konya Kalesi üzerine yürüdü.
Bu sırada Kadı Burhaneddin de Larende üzerine hücum etmek istemiş, fakat
Osmanlıların Konya’ya hareket ettiklerini öğrenince geri dönmüştür.
* Osmanlı-Karaman kuvvetleri Konya Kalesi önünde ilk kez karşı karşıya geldiler.
Alaeddin Ali Bey, Karaman kuvvetlerinin kısa sürede bozulması üzerine, Konya
kalesine sığındı.
Bunun üzerine Osmanlı kuvvetleri kaleyi kuşattılar. 1. Murad, 12 gün devam
eden kuşatma sırasında münadiler / çığırtkanlar çıkararak, Osmanlı askerlerine
ve yardımcı kuvvetlere yağmayı yasakladı. Bu emre uymayanlar şiddetle
cezalandırıldı. Hatta yasağa uymayan bazı Sırp askerleri de idam edildi.
Bir görüşe göre ;
Sırp askerlerinin idamı 1. Murad’ın öldürülmesi ile sonuçlanacak olan 1. Kosova
Savaşı’nın sebeplerinden biri olmuştur.
—-
Alaeddin Ali Bey, Konyalıların ısrarı ile 1. Murad’a bir elçi göndermiş, kabul
edilmeyince, eşi Melek Hatun’u / 1. Murad’ın kızını babasına gönderip, af
dilemek zorunda kaldı. Böylece iki taraf arasında yapılan anlaşmaya göre,
Beyşehri’ni alan 1. Murad Bursa’ya döndü.
—-
1.Murad’ın 1389 ‘da ölümü ve yerine Bayezid’in geçtiği sıralarda meydana
gelen karışıklıktan yararlanmak isteyen Alaeddin Ali Bey’in bu girişimi Bayezid’in
Konya üzerine yürümesi üzerine sonuçsuz kaldı, Ali Bey Taş iline çekildi.
Konya kuşatması sırasında Bayezid’ın halka adil davranması, etkili olmuş, kısa
sürede Konya halkı şehrin kapılarını Bayezid’e açmıştır. Bu gelişme karşısında
Karamanoğlu Ali Bey’in Osmanlılarla anlaşma yapmaktan başka çaresi yoktu.
Sonuçta yapılan anlaşmaya göre;
1391 de ,Alaeddin Ali Bey, Beyşehri’ni ve bazı köyleri Osmanlılara terk etti ve
Çarşamba suyu iki ülke arasında sınır kabul edildi .
—-
Osmanlıların bir taraftan İstanbul kuşatması, bir taraftan Rumeli’deki
etkinliklerinin yoğunlaştığı sırada, Anadolu Beylerbeyi Sarı Timurtaş,
Karamanoğlu Ali Bey ile anlaşmazlığa düşüp, esir olarak Konya’ya götürüldü.
1397 de , Bu durum karşısında Bayezid, derhal Karamanoğlu üzerine bir sefer
düzenledi.
İki ordu Germiyan’da Akçay ovasında karşılaştılar.
Alaeddin Ali Bey, bir kısım Karaman kuvvetleri ile korunaklı Konya kalesine
sığınmak zorunda kaldı. Derhal Konya önüne gelen Yıldırım Bayezid 11 gün
boyunca kaleyi kuşattı. Bu baskı nedeniyle Konyalılar Bayezid ile gizlice
anlaşarak Karamanoğlu’nu yalnız bıraktılar. Bunun üzerine Karaman
kuvvetleriyle birlikte kaleden çıkış yapan Ali Bey, atından yuvarlanınca, kendisini
takip eden Osmanlı askeri tarafından yakalandı.
Bayezid’in yanına getirilen Alaeddin Ali Bey’e sultan tarafından niye itaat
etmediği sorulunca,
—-
“ Niçin sana boyun eğeyim, ben de senin gibi bir hükümdarım. ” karşılığını
vermiştir.
—-
Bu cevaba öfkelenen Bayezid, onu kimin tepelemek istediğini sormuş, ortaya
çıkan biri tarafından öldürülerek, başı Bayezid’a getirilmiştir.
Bununla beraber 15. yüzyıl Osmanlı kaynakları , Bayezid’in Karamanoğlu’nu
Timurtaş’a teslim ettiğini onun da kini dolayısıyla sultandan izinsiz onu
astırdığını kaydederler.
Yıldırım Bayezid bu sonuçtan üzüntü duymuştur.
Bu olaydan sonra Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey’in eşi Melek Hatun’un oğulları
Ali ve Mehmed Beyler ile birlikte savundukları Larende (bugünkü Karaman)
kalesi üzerine yürüyen Bayezid, beş günlük kuşatma sonucunda kaleyi aman ile
zapt etmiş, Melek Hatun ile iki oğlunu Bursa’ya göndermiştir.
Bayezid, Karaman seferi sonucunda, başta Konya ve Larende olmak üzere
Develü, Aksaray ve Akşehir gibi Karaman Beyliği’ne ait yerleri ele geçirmiş ,
Osmanlı Devleti’nin sınırlarını Antalya’ya kadar genişletmiştir.
—-
Osmanlıların Karamanoğullarına karşı güttükleri siyaset bir görüşe göre, bir nevi
yatıştırma siyasetidir.
Osmanlı Devleti’ni yeniden dirilten Çelebi Mehmet Karamanoğulları ile iyi
ilişkilerden yanaydı ve kardeşleriyle giriştiği uğraş sırasında zaman zaman
Karamanoğlu Mehmed Bey ile anlaşabildi.
1411 de Kütahya’yı ele geçiren Karamanoğlu Mehmed Bey, Çelebi Mehmed ile
Musa Çelebi’nin Rumeli’de savaştıkları sırada da Bursa üzerine yürümüştür.
(1413).
31 gün boyunca kuşatma altında kalan Bursa, hisarın subaşısı Hacı İvaz Paşa ve
Bursa halkı tarafından inatla savunuldu. Musa Çelebi’nin öldüğünü öğrenen
Karamanoğlu Mehmed Bey, daha fazla direnmeyerek, şehri yer yer ateşe verip,
Karaman iline geri çekilmiştir.
Karamanoğlu, Bursa’yı ateşe verirken Orhan Gazi Camii yanmış, Bayezid’in
kemikleri de yakılmıştır. Bugün Bursa’da Orhan Gazi Camii’nin kapısı önünde
bulunan bir kitabe bu yangın ile ilgilidir.
1414 de Çelebi Mehmet, Aydınoğlu Cüneyd Bey’i bertaraf ederek Karamanoğlu
Mehmed Bey’in üzerine yürüdü .
Karamanoğlu Taş iline çekilmek zorunda kaldı ve Osmanlılarla anlaşmaya vardı.
Ancak bu durum geçici bir süreçti. Çelebi Mehmet, Canik’e gitmek üzereyken
Karamanlıların yeniden harekete geçtiklerini öğrendi. Konya’ya yürümek
istediyse de Ankara’ya geldiği sırada hastalandı. Bayezid Paşa, ani bir baskınla
Konya önünde bulunan Karamanoğlu’nu yakalayarak hasta bulunan Çelebi
Mehmed’in yanına getirdi.
Çelebi Mehmed, Karamanoğlu’nu Karaman askeri ile Konya kalesine sığınan
oğlu Mustafa Çelebi’yi yanına getirmesi şartı ile affetti.
Osmanlı kaynaklarına göre, Karamanoğlu ;
—-
“ Madem ki bu can bu tendedir. Memleket-i Osman’a asla yaramaz nazarla /
bakışla bakmayayım. Eğer bakacak olursam, kelam-ı kadim / eski sözlerim
bana garim / alacaklı olsun.”
—-
şeklinde yemin etmiş, yeminden sonra kendisine at, deve, tabl / davul ve alem
/ bayrak verilmiştir (1415).
Ancak koyu bir Osmanlı karşıtı olan Karamanoğlu daha ordugahtan çıkar çıkmaz
yeminini bozmuş ve ovalara yayılmış bulunan Osmanlı atlarını etrafındakilere
yağmalatmıştır.
Kendisine Kur’an üzerine yemin ettiğini hatırlatanlara ise ;
—-
“ Bu can bu tende durdukça sözü ile kendi canını değil, koynunda saklamış
olduğu güvercini kastetmiş olduğunu ‘’ söylemiştir.
—-
Bu maksatla koynunda saklı güvercini salıveren Karamanoğlu süratle Konya’ya
çekilmiştir. Karamanoğlu’nun bu küçük hilesi ;
—-
“ Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu. ”
özlü sözünün ortaya çıkmasına neden olmuştur.
—-
Bu durum karşısında Çelebi Mehmet süratle Konya üzerine yürüyünce,
Karamanoğlu Mehmed Bey Silifke civarına kaçmış, o sırada Memlûk koruma ve
kollamasında olan Karamanlıları daha fazla baskı yapmaktan çekinen Çelebi
Mehmet ise daha fazla ileri gitmeyerek, Konya’ya hücum etmekten
vazgeçmiştir.
—-
2. Murad’ın ( 1421 – 1444 ilk dönemi ) Osmanlı tahtına geçtiği sırada,
Karamanoğlu Mehmed Bey, Tekeoğlu Osman Bey ile anlaşma kurarak
Antalya’ya hücum etmek istedi. Ancak, Antalya Valisi Hamza Bey’in Tekeoğlu
Osman Bey’i öldürmesi, bu anlaşmayı bozdu.
1423 de , Antalya’yı kuşatan Karamanoğlu Mehmed Bey kaleden atılan
toplardan birinin isabeti ile atından yuvarlanıp ölmüştür .
Bu durum, Karaman ordugahında büyük bir karışıklığa sebep olmuş,
Karamanoğlu İbrahim Bey, babasının cesedini alarak Konya’ya çekilmiştir.
Karamanoğlu’nu öldüren taş güllenin sonradan zincire bağlanarak Antalya
kapılarının birisinin üstüne asıldığı bilinmektedir.
—-
2. Murad, kendisiyle anlaşmak isteyen Karamanoğlu İbrahim Bey’i affetmiş,
hatta onun kardeşleri ile giriştiği taht uğraşında destekçisi olmuştur.
Eski Osmanlı-Karaman yarışı ve uğraşı yine devam etmiştir.
Karamanoğlu İbrahim Bey (1427-1464), 1428’den başlayarak Macar kralı ile
ilişki kurarak, onlar Osmanlılara karşı harekete geçtiklerinde o da Beyşehri’ni
işgal etmiştir.
Rumeli’deki kritik durum nedeniyle 2. Murad, Hamid ilini Karamanoğullarına
bırakmak zorunda kalmıştır. Bu arada Venedikliler de Kıbrıs krallığı aracılığı ile
Karamanoğullarıyla iletişime girişti.
Bütün bu gelişmeler Karamanoğlu İbrahim Bey’i iyice güçlendirdi. 1437’de
Macar sorununu çözen 2. Murad, Karamanoğulları üzerine yürüdü. Karaman
kuvvetleri yenilgiye uğratılarak, Konya, Akşehir, Beyşehir, Seydişehir ele
geçirildi. Karamanoğlu İbrahim Bey, Taş iline sığındı.
Zor durumda kalan İbrahim Bey, Osmanlılar ile anlaşmak zorunda kaldı.
Anlaşma gereğince Akşehir, Beyşehir ve civarı Osmanlılarda kaldı.
(Haziran .1437)
—-
1440-1444 yılları arasında Osmanlıların Rumeli’yi kaybetme tehlikesi ile karşı
karşıya kaldıkları oldukça buhranlı bir dönemde Karamanoğlu İbrahim Bey’in
Anadolu’da Osmanlılara karşı giriştiği şiddet ve bozma hareketleri 2. Murad’ın
bir intikam seferine çıkmasına yol açtı.
Karamanoğlu bu hücum karşısında Taş iline kaçtı ve 2. Murad ile yemin ile kabul
ettiği bir anlaşma sevgendname / yemin yapmak zorunda kaldı.
Türkçe olarak kaleme alınan bu sevgendnameye göre;
—-
* İbrahim Bey, Osmanlılara karşı düşmanca hareketlerde bulunmayacağına
Kur’an üzerine yemin ediyor,
* 2. Murad ile oğlu Mehmed Çelebi’nin / Fatih düşmanlarına düşman,
dostlarına da dost olmayı kabul ederek savaş sırasında oğlu emrinde kuvvetler
göndermeyi kabul etti.
—-
Bundan sonra bir süre temkinli / ölçülü davranan Karamanoğlu İbrahim Bey,
Varna Savaşı sırasında sorun çıkarmadığı gibi 2. Kosova Savaşı’na da oğlu
kumandasında yardımcı kuvvetler göndermiştir.
—-
( VARNA savaşı : 10.11.1444 . 2.Murat ile Haçlılar arasında Bulgaristan’ın Varna
şehri yakınında yapılmıştır.
2.KOSAVA savaşı : 17 – 20 .10. 1448 de 2.Murat ile Haçlı Ordusu arasında
Kosava ovasında olmuştur.,
Ricat / Geri çekilme taktiğinin bir versiyonunu / türünü uygulayan Osmanlı’nın
çekildiğini zannedip dağınık şekilde saldırırlar ve kuşatılmayla yok edilirler.
Balkanlar Osmanlıların egemenliğine girmiştir. )İ.K
—-
1448 de ,Kıbrıs Krallığı’nın elinden bulunan ve daha önce Alaleddin Ali Bey’in
1367 de ele geçirmek istediği Gorigos kalesini ele geçirerek, civarına Karaman
halkını yerleştirdi .
—-
Karamanoğlu İbrahim Bey, 2. Murad’ın 1451 de ölümüne kadar Osmanlılarla
herhangi bir anlaşmazlığa düşmemekle beraber, genç padişah 2. Mehmed’in iş
başına geçmesiyle yeniden eski heveslerine / isteklerine kapılmıştır.
İbrahim Bey, eski Aydın, Germiyan ve Menteşeoğullarından olduklarını ileri
sürdüğü bazı kişileri, üç oğlunun yanında eski beyliklerini elde etmek üzere
harekete geçirdi.
Fakat bu girişiminden bir sonuç alamadı ve 2. Mehmed’in sefere çıkması
onu endişelendirdiğinden hemen bir elçi göndererek anlaşma yolunu aradı.
Anlaşma şartları ;
* İki taraf arasında Ilgın ili sınır olmak üzere Beyşehir, Seydişehir ve
Kırşehir gibi Karaman ili kalelerini terk edecek.
* Osmanlılara bir sefer sırasında yardımcı kuvvet gönderecek.
* Kızını 2. Mehmed’e vermek şartlarıyla anlaşma yapıldı.
—-
Osmanlı Devleti İstanbul’un fethi hazırlıklarını yaparken Batı ile iletişime
geçmekten de geri durmadı.
12.2.1453’te Konya’ya gelen bir Venedik elçisi ile bir ticaret anlaşması imzaladı.
Bu anlaşma görünüşte bir ticaret anlaşması idi ama burada kastedilen ortak
düşman elbette ki Osmanlılardı.
Buna göre Venedikliler Konya’da adli sorumluluğu olan bir konsolos / dış işleri
görevlisi bulundurabilecekler ve kendi tüccarları için bir han açabileceklerdi.
—-
( Han : Kent ve kasabalarda ya da önemli kavşak noktalarında, yolcuların
hayvanları ile birlikte konakladıkları, içinde ahırları, yatacak odaları bulunan ve
serbest mesleklerde çalışanların oda veya daire tutup çalıştıkları birkaç katlı
yapı.) İ.K
—-
İstanbul’u ele geçirmesinden sonra Fatih Sultan Mehmed’in patriklik makamının
devamlılığına izin vermesini kendi halkı açısından tehlikeli sayan Karamanoğlu
İbrahim Bey, Osmanlı sultanını Memlük sultanına şikayet etmiş / yakınmış,
ancak bu şikayeti / yakınması dikkate alınmadığı gibi, Karamanoğlu İbrahim
Bey’in 1456 Temmuzu’nda Memlük topraklarına (Tarsus, Adana, Külek tarafları)
yönelik akınları üzerine Karamanoğlu üzerine Hoşkadem emrinde bir Memlük
ordusu sevk edilmiş / gönderilmiş , bu kuvvetler Karaman ilinde oldukça büyük
yıkım yapmışlardır.
—-
Fatih’in Memlük kuvvetlerinin Karaman iline yönelik tedib / yola getirme –
terbiye hareketi – sırasında onlara iaşe temin ettiğini kaydetmektedir.
Bu olaylar üzerine Karamanoğlu İbrahim Bey barışa yanaşmaktan başka çaresi
olmadığını görmüştür.
Bundan sonra onun, Akkoyunlu Uzun Hasan ( 1423 / 6.1.1478 ) ve Trabzon
İmparatoru ile Osmanlı Devleti’ne karşı gizli iletişimlerde bulunmaktan geri
durmamakla birlikte, Osmanlılara karşı başka bir sorun çıkarmadığı, hatta
Fatih’in Kastamonu ve Trabzon seferlerine oğlu Kasım kumandasında yardımcı
kuvvet gönderdiği, kendisine sığınmak isteyen İsfendiyaroğlu Kızıl Ahmed’in bu
isteğini kabul etmediği görülmektedir.
Karamanoğlu İbrahim Bey, bir cariyeden doğan büyük oğlu İshak Bey’i, Çelebi
Sultan Mehmet’in kızı Sultan Hatun’dan doğan diğer oğullarına karşı öne alınca,
daha sağlığında Karaman tahtı üzerinde çekişme başlamıştır.
—-
Fatih’in halasının oğlu Pir Ahmed, ağabeyi İshak’ın Silifke ve İçel bölgesine
egemen olması üzerine Karaman ve beldelerinin ailenin ortak malı olduğunu
iddia etmiş ve kardeşleri Kasım, Karaman, Alaeddin, Süleyman ve Nure Sufi ile
ve Karamanlı ileri gelenleri ile işbirliği yaparak Konya’da beyliğini ilan etmiştir.
Bu suretle Karaman Beyliği daha İbrahim Bey’in sağlığında ikiye bölünmüştür.
İbrahim Bey , oğlu İshak’ın yardımı ile Gavele kalesine çekilmiş, çok geçmeden
1464 de ölmüştür.
—-
Karamanoğlu İbrahim Bey’in ölümü üzerine ortaya çıkan kardeşler arasındaki
taht uğraşları , Karaman Beyliği’nin devamlılığına gözdağı verecek boyutlara
vardı.
Bu sırada Dulkadırlı Melik Arslan’ın (Beylik süresi 1454-1465)Karaman
topraklarına taarruzu karşısında Karaman halkının Akkoyunlu Uzun Hasan’a
başvurdukları bilinmektedir.
Karaman halkının bu isteği üzerine, 1465 de Karaman iline giren
Uzun Hasan, Dulkadırlıları yenilgiye uğrattı, fakat kısa sürede Pir Ahmed’in
zararına dönerek, Karaman mülkünü İshak Bey’e teslim etti.
Bu durum karşısında Pir Ahmed ve kardeşleri akrabaları olan Fatih’e sığındılar.
Öte yandan İshak Bey, Memlûk sultanı adına hutbe okutmakla birlikte
kardeşleri dolayısıyla olası bir Osmanlı saldırısını da önlemek için Fatih’e elçi
gönderip barış yollarını aradı.
Ancak Osmanlı Devleti Çarşamba suyunu sınır tayin eden eski anlaşmanın
yapılmasını isteyince, barış girişimi de yarım kaldı.
Sonuçta kardeşi Pir Ahmed ile Ermenek civarında yaptığı savaşı kaybeden İshak
Bey, ailesi ile birlikte Haziran 1466 da Diyarbekir’e Uzun Hasan’ın yanına
sığınmak zorunda kaldı ve Eylül.1466 da öldü.
—-
Bir süre sonra Osmanlılara sığınan Karamanlılara eski toprakları iade edildi.
Böylece Pir Ahmed ( 1464 de ) , Osmanlı koruması ve etkisi altında Karaman
Beyliği’nin başına geçmiştir.
Pir Ahmed’in Orta Anadolu’ya egemen olması bu bölgeyi öteden beri kendi etki
sahası olarak gören Memlük Devleti ile Fırat vadisine doğru arazisini
genişletmek isteyen Akkoyunlu Devleti’ni endişeye düşürdü.
Bu durumda Fatih, Karamanoğlu Pir Ahmed’i söz konusu iki devlete karşı
Dulkadırlı beyi ile işbirliği yapmak suretiyle korumak zorunda idi.
Pir Ahmed, Osmanlı etkisinden kurtulmak için Memlük ve Akkoyunlu
Devletleriyle işbirliği girişimlerinde bulundu ve Afyon’da Memlük seferi
hazırlıkları içinde bulunan Fatih’in davetine açıkça karşı koydu. Bunun üzerine
Fatih, Pir Ahmed’in Akkoyunlu Devleti ile işbirliğine girişmesinin önüne geçmek
için, Konya üzerine yürüdü ve Konya ile Gavele kalesini ele geçirdi.
—–
Pir Ahmet Karataş’a çekildi. Bu olayın ardından Sadrazam Mahmut Paşa’ya
Konya ilindeki amele / işçi ve sanatkarların İstanbul’a sürülmesini emretti.
Ayrıca, Konya’da bir iç kale inşa ettirip buraya bir dizdar / kale komutanı ve
kethüda atadı, Gavele kalesini de yıktırdı. Böylece yeni oluşturduğu Konya
vilayetinin idaresini şehzade Mustafa Çelebi’ye verdi.
—-
( Kethüda :
Yeniçeri Ocağında, yeniçeri ağasından sonra gelen en yüksek makamdaki subay.
Zenginlerin ve devlet adamlarının buyruğunda çalışan ve onların birtakım işlerini gören kişi.) İ.K
—-
Osmanlı kuvvetleri çekilir çekilmez, Pir Ahmed ve Kasım Beyler, Larende’den
Konya üzerine yürüyüşe geçtiler. Yeni yapılan iç kalenin (ahmedek) karşı
koyması karşısında (1470 Haziran), Ereğli, Aksaray, Develü ve Niğde gibi eski
Karaman şehirlerini ele geçirdiler .
1471 de , Karamanoğullarının bu hareketleri üzerine Osmanlılar bir kısım
Karaman şehirlerini tekrar ele geçirdiler.
—-
Pir Ahmed, Uzun Hasan’ın yanına gitti. Kardeşlerinden Karaman Fatih’e sığındı,
Kasım Bey ise Niğde civarındaki Hasan dağına çekildi.
Fatih’e sığınan ve kendisine Edirne’ye bağlı Çirmen sancağı verilen Karaman
Bey bir yıl sonra öldü.
—-
Osmanlılar, başta Larende olmak üzere Ereğli ve Aksaray gibi Karamanlılara
taraftar şehirlerin Müslüman ve Hıristiyan halkını İstanbul’a sürdüler.
İstanbul’da Büyük Karaman’a (Çarşamba semti) Larendeliler, Küçük Karaman’a
(Fatih semti) Konyalılar, Aksaray semtine de Aksaraylılar yerleştirildi.
Karamanlı Hıristiyanlar da Yedikule civarında yerleştirildiler, hatta Samatya ile
Narlı kapı arasındaki Hagios Konstantinos Kilisesi uzun süre Karamanlılar Kilisesi
olarak tanınmıştır. Karamanlı Hıristiyanlar daha sonra Fener ve özellikle
Kumkapı semtine yayılmışlardır.
—-
Öte yandan Karamanoğulları ile işbirliğinde bulunan Alaiye Beyi Kılıçarslan Bey
üzerine yürüyen Gedik Ahmed Paşa (Fatih zamanında 1474-1476 yılları arasında
sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.) , onu oğlu ve ailesi ile birlikte
İstanbul’a göndermiştir.
Daha sonra Gömülcine’ye sürülen Kılıçarslan Bey, bir fırsatını bularak deniz yolu
ile Mısır’a kaçmış, oradan da Uzun Hasan’ın yanına sığınmıştır.
Bundan sonra Karamanlıların elinde bulunan İçel Kalelerinin fethine memur
olan Gedik Ahmed Paşa, İshak Bey’in eşi, oğlu ve bir kızının sığınmış oldukları
Silifke kalesi ile Pir Ahmed’in hanımı, oğlu ve İshak Bey’in küçük oğlunun ve bir
kızının sığınmış oldukları Mokan / Mervan hisarı / kalesi ve Gorigos bölgelerini
ele geçirdi.
—-
Bu kalelerde sakin pek çok Karamanlı ve bu arada Pir Ahmed’in oğlu ve kızının
İstanbul’a veya sürgün olarak Rumeli’ne gönderildiklerine dair kaynaklarda
kayıtlar vardır.
Bu arada Fatih’in halası yani Karamanoğullarının anneleri, Uzun Hasan’dan
yardım istemek üzere yola çıkmış, ancak yolda ölmüştür.
Uzun Hasan, Pir Ahmed ve Kasım Beylerin isteklendirmesi ile Karaman ili
üzerine saldırılarda bulunmaya başladı.
Osmanlı – Akkoyunlu çatışması 11. 8 .1473’de Otlukbeli’nde yapılan savaş
ile sona erdi. Fatih, bu savaştan sonra Konya Valisi Şehzade Mustafa Çelebi ile
Lalası Gedik Ahmed Paşa’yı Karaman ilinin yeniden ele geçirilmesine memur
etti.
—-
Şehzade Mustafa Çelebi’nin harekete geçmesi üzerine ondan çekinen
Venedikliler, süratle Karaman sahillerini terk ettiler. Karaman iline yürüyen
Gedik Ahmed Paşa ise Otlukbeli Savaşı’nda Zeynel Mirza , sol kolda yer alan ve
savaş sonrası İçel’e kaçan Pir Ahmed’i Larende civarında yenerek, Ermenek’i
ele geçirdi.
Pir Ahmed 1469 da hastalanarak öldü. Pir Ahmed, kardeşi Kasım Bey
tarafından Ataları Nure Sufi ’nin mezarı yanına gömülmüştür.
—-
Bu arada Karamanlıların son dayanak merkezlerinden sayılan Silifke, Kasım
Bey’in yanında bulunan Osmanlı topçularının taraf değiştirmesi sonucu Gedik
Ahmed Paşa’ya teslim olmuştur.
Devele ve Karacahisar’ın da Mustafa Çelebi’ye teslim olmasından sonra,
Karaman ilinin hudut / sınır kalesi olan Lülüe /Lulon kalesi de teslim alınmıştır.
Bu arada Şehzade Mustafa Çelebi ölmüş, Gedik Ahmed Paşa bir süre Toroslar’ı
ve civarını kontrol altında tutmak maksadıyla Larende’de oturmuştur.
1474 de , Karaman Beylerbeyliği’ne getirilen Bosnalı Mehmed Paşa da zaman
zaman Kasım Bey ile savaşmak zorunda kalmıştır. Kasım Bey, Osmanlı baskısına
karşı duramayarak, önce Taş iline sonra da Memlük Sultanlığı’na sığınmıştır.
Fatih onun geri verilmesini Memlük Sultanı Kayıtbay’dan istemiştir.
Karaman ili, 1476 tarihinde kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı.
Karaman Valiliği’ne Şehzade Gıyaseddin Cem Çelebi getirildi.
Cem’in, Kasım Bey ve çevre halkı ile dostluk kurduğu, Konya’da hayır işleri
yaptığı anlaşılmaktadır.
—-
Fatih Sultan Mehmed’in 1481 de ölümü üzerine kardeşi Bayezid ile saltanat
uğraşına girişen Cem Çelebi, gerek Karamanoğlu Kasım Bey, gerekse Karamanlı
cemaatler atarafından desteklendi.
Kasım Bey, beraberinde Durgutlu, Varsak, Özer, Kosun ve Karaisali cemaatleri
olduğu halde Konya üzerine yürümüş, yeni Karaman Valisi Bayezid oğlu Şehzade
Abdullah Çelebi ile Karaman Beylerbeyi Hadım Ali Paşa’nın kuvvetlerini Mut
yakınında yendi.
2. Bayezid’in ( 1447 / 1512 ) emri ile hareket eden Gedik Ahmed Paşa karşısında
Taş iline çekildi. Bununla beraber o, Cem’in tekrar Anadolu’ya girdiği sırada onu
Adana’da karşılamış ve Konya kuşatmasına katılmıştır.
Çok şiddetli geçen Konya kuşatmasından bir sonuç alamayan Kasım Bey, Cem
Çelebi’nin Rodos’a sığınmasından sonra 2. Bayezid ile anlaşma yapmak zorunda
kaldı.
Bu anlaşmaya göre Osmanlıların korumasında ölüm tarihi olan 1483 yılına kadar
İçel’in bir kısmında beylik etti.
Buna rağmen, Cem’e yardım etmeleri yüzünden Kasım Bey’i asla af etmeyen 2.
Bayezid, ilk fırsatta bu Karaman Beyi’nin taraftarlarını dağıtmış, Karaman ilini
kesin olarak Osmanlı eyaleti haline getirmiştir.
—-
Şikari ’ye göre, Kasım Bey’in üç oğlu ve bir kardeşi ile birlikte Bayezid tarafından
zehirletilmiştir. Kasım Bey’in ölümü ile Karamanoğulları Beyliği sona ermiştir.
Bu suretle Karamanoğulları toprakları 1483 yılında merkez Konya olmak üzere
Karaman eyaleti haline getirilmiştir.
—-
* Karamanoğulları Beyliği, bir buçuk asır boyunca önce Selçuklu, sonra Osmanlı
Devleti ile iç içe geçen siyasi hayatı ile Anadolu Türk tarihi içinde önemli bir yer
alır.
* Siyaseten kendilerini Anadolu Selçuklularının mirasçısı kabul eden
Karamanlılar, öteki Türk Beylikleri üzerinde de etkin olmak istemişlerdir.
Osmanlı Devleti’nin büyümesi karşısında zaman zaman Memlüklara dayanarak
yada Venedik, Rodos gibi Batılı devletlerle ilişkiler yoluyla, kimi kez de Osmanlı
Devleti karşısında yer alan Trabzon Rum Devleti ve Akkoyunlu Devleti ile işbirliği
yoluna giderek varlıklarını korumaya çalışmışlardır.
* Bu uğraşçı ve iddialı beylik hakkında Haydar Uryan ve Balaban’dan söylentiler
Zengin ve büyük nimet sahibi olan Karamanoğullarının askeri çoktu, savaşçı
insanlardı.
On dört şehri ve yüz elli kalesi olan bu beyliğin idare merkezi olan Ermenek’ten
sonra en büyük şehri Larende idi.
Karamanoğulları Ermenek’ten başka Larende ve Konya’yı kısa süre de olsa
Niğde ve Silifke’yi beylik merkezi yapmışlardır.
———
Kaynak
———
Doç.dr. Zerrin Günal Öden
( Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye )
Türkler, Cilt: 6 Sayfa: 756-762
Türkçebilgi.com
Bayrak : karamandan.com dan alıntıdır.
İdris Kulaçoğlu . 15.5.2019 14:50 çalışma odam.