ÖNTÜRK TARİHİ
ARAŞTIRMACISI
4.7.1919 / 18.7.2016
—————————–
Tv de , Ceviz Kabuğu programında ki konuşmasından ;
“ Şimdi efendim, benim bütün söyleyeceklerim yazılı belgelere dayanıyor, hiçbir
şeyin teorisini kurmuyorum. yazıları okuyorum, ve burada olan şeyleri bazen
anlaşılır konuma sokmak için ufak tefek açıklamalarda bulunuyorum. ‘’
—-
“ Şimdi, ‘Altaylar’da şehir yok’ diyorlar . Abakan Sarayı var . orada devlet
kurmuş, Serence var . Urkun boluk var. Karabalsagun şehri var.
Dört şehri saydım mı o söylediği mıntıkada?
M. Ö. 8 inci yüzyılda Avrupa’da bir tek isim saysın bana !
Bir şehir ismi !
Biz YERLEŞİKTİK !
Avrupalılar GÖÇEBEYDİ ! ”
—————–
Kazım Mirşan
—————–
4.7.1919 da , Doğu Türkistan’ın İli Nehri üzerindeki Gulca / Kulca kentinde
Mir / Emir Abbas oğlu olarak dünyaya geldi.
Xeygen’de Çince, İngilizce de öğretilen , Rusça eğitim yapan okulundan sonra
1935 de İstanbul’a gelir ve öğrenimine İstanbul’da devam etti.
Boğaziçi Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1940’ta Yüksek Mühendis
mektebine / okuluna girdi.
1942 de üçüncü sınıftayken Almanya’ya giderek Berlin’de “ Technische Schule
” de okudu.
1946 yılında Türkiye’ye döndüğünde tekrar başlatılan Irkçılık – Turancılık
Davasına tanık olarak çağırıldı.
1947 de , İstanbul Teknik Üniversitesi olarak adı değiştirilmiş olan Yüksek
Mühendis Mektebinde, inşaat yüksek mühendisliğini okumaya devam ederek
mezun oldu.
İnşaat mühendisi olarak Almanya, İsviçre ve Türkiye’de çalıştığı sırada hobi
olarak eski Türk’leri araştırmaya başladı.
—-
Sayın Turgay Tüfekçi ,Kazım beyin , 14’ün üzerinde dil bildiğini belirtmiştir.
(Cevizoğlu, 2002, sf. 106)
Almanca, Rusça, İngilizce ve Türk lehçeleri / Tatarca, Özbekçe, Başkurtça,
Tarançıca, Kaşkarlıkça / Uygurca, Kazakça, Kırgızca, Azerice, Türkiye Türk’çesi
ile kendi ana lehçesi olan, Tümen’likçe dışında Yunanca, Latince,Rusça ,
İtalyanca’yı meslek araştırmalarına yarayacak kadar bilen Mirşan, yaşamını
Türk’lük araştırmalarına adadı.
—-
Ortaya attığı Türk tarihi tezleri ile çığır açtı.
Yazıyı Türk’lerin bulduğunu bilimsel olarak ispatlayan Kazım Mirşan, alfabelerin
kökeninin Türkçe olduğu teziyle de dikkatleri üzerinde topladı.
—-
Sosyal bilimler alanında dünyanın sayılı organizasyonları arasında yer alan
ICANAS, bilim, kültür ve sanat alanında Türkiye’ye katkıda bulunanları
unutmadı. Türk tarihi üzerine yaptığı bilimsel araştırmalar ile tanınan Kazım
Mirşan’a onur ödülü verildi.
—-
Taşlardaki Ön – Türk yazıtlarını okudu , kitaplar yazdı , görüntülü anlatımlara
katıldı .
Kitaplarını Türk Tarih ve Dil kurumlarına incelenmesi için gönderdi .
Kurumlarca hiçbir çalışma yapılmadı .
( Çırpındı ! Benim yanlışlarımı söyleyin veya doğruluğunu kabul edin dedi ama
ilgi görmedi !
Neden görmedi anlaşılır gibi değil !?
Kendisi ile tel da konuşma fırsatım oldu . ) İ.K
—-
Tarih konusundaki
tezleri
———————–
Kazım Mirşan’ın savunduğu tezin, Mustafa Kemal Atatürk’ün isteklendirmesi ile
1930 yıllarında oluşturulan Güneş Dil Teorisi’ni ve Türk Tarih Tezi’ni destekleyen
tarafları bulunmaktadır.
Tek vuruşlu musiki araştırması için Türkiye’ye gelen Haluk Tarcan Bey ,
araştırmalarının en büyük destekçisi oldu .
( Haluk Tarcan bey ile tel ‘da görüştüm . Kitaplarını istedim .
5 kitabını 2 gün içinde yolladı. Kitapları özenle okudum. )İ.K
—-
* Türkçe yazıtlar ;
Vinça – Tartaria yazıtları mö 5300 ,
Skandinavya yazıtları , Glozel yazıtları mö 5000 , Val Camonica yazıtları , İsviçre
yazıtları , Etrüsk yazıtları , Proto Grek / Pelasgyazıtları , Yemen yazıtları bulundu.
Görülüyor ki , Proto Türk’lerin din anlayışı , tabiatın yorumu anlamındadır .
Burada batıl / boş / yalan inanışlara yer yoktur .
—-
** Kişiler bu dünyada TURUM –ARA / yaşam ortamında yaşadıkları kadar , öbür
dünyaya da TURUM ARA şartları içinde ulaşacaklardır .
( Bu dünyada nasıl bir ortam yaratık isek / Ölüm sonrasıda aynı ortamı
yaşayacağız !
Bu dünya yaşamında yararlı işler yapanlar ÖZ ‘ leşecekler ! ) İ.K
—-
Türk’ler yazı yazmaya başlamadan önce bile ,İSİG’lerini / inançlarını SİNTAŞ lar
aracılığı ile belirtmiş bulunuyorlar .
Özellikle ABAKAN steplerinde toplanan QT-QZ / yakmayla ruhun kozmoza
geçmesi sintaşlarına göre QT-QZ ’lar öbür dünyaya inanmış bulunuyorlar .
Gördük ki , TÜRÜK’ler / Gök + Türü olanlar , bütün inançlarını astrofizik
biliminin verilerine dayandırmış bulunuyorlar .
—-
* Oğuzlar Anadolu’ya geldiklerinde karşılarında aynı dili konuşan pek çok Türk
grubu ile karşılaşmıştır.
* Türk Tarihi mö. 16.000 ’li yıllara dayandır.
* Yazı, mö. 16.000 yılında Türk’ler tarafından bulundu .
( Bulunmadan önceki çalışmaların geçtiği dönemi biz düşünmeliyiz! ) İ.K
* Anadolu’da da Ön Türkçe yazıtlar bulunmaktadır.
* Roma’nın küllerinden kurulduğu medeniyet olan Etrüskler Türk’tür.
(Etrüsk yazıtları ilk defa 1970 senesinde Kazım Mirşan tarafından okundu).
* Romalılardan önce İtalya Yarımadası’nda yaşayan Etrüsklerin konuştuğu dil
olan Etrüskçe ,Ön-Türkçe kökenlidir.
* M.Ö. 10.000 yıllarında ılıman iklim ve büyük göllerin olduğu anlaşılan Orta
Asya’nın kuruması ve çölleşmesiyle Türk gruplarının çevre ülkelere yayıldığı ve
diğer kültürlere etki yaptıkları ileri sürülmektedir.
Bering Boğazı’ndan geçerek Kızılderili ve Güney Amerika kültürlerinin diplerinde
de Türk etkileşimi olduğu ileri sürülmektedir.
* İskandinavya dahil, tüm Avrupa’da 5000’den fazla Ön-Türkçe yazıt
bulunmaktadır. ( Kylwer taşı , çok önemli . ) İ.K
* Tüm dünya alfabelerinin kökeni Türk alfabesidir.
* Latin, Yunan, Fenike ve Kril alfabelerinin Ön-Türkçe’den oluşmuştur.
* Türk’lerin Çin’lilerden çok önce kağıt üzerine fırçayla yazı yazmışlardır .
* İlk Türk devleti Hun İmparatorluğu olmadığı, ilk Türk devletinin Bir Oy Bil
olduğu görüşündedirler. Ardından At Oy Bil, Türükbil / Öküktürük ( Göktürk
okuması yanlıştır ) gelir.
( Öküktürük : Gökten gelen tür / Rab’bani cins .) İ.K
* Türk tarihinin çok eskilere dayanması gerektiğini gösteren en büyük delil ise;
Orhun Yazıtları’dır.
Çünkü Orhun Yazıtları’nda kullanılan dil ve noktalama işaretleri bu dilin en
gelişmiş hali olduğu sonucuna götürmektedir.
Böyle bir dilin oluşabilmesi için en az 3000 yıl geriye gidilmesi gerekir.
Kazakistan’da, Bu tezi destekleyen ve M.Ö 600’lere tarihlenen bazı yazıtlar
bulunmuştur.
* Bugün Çin sınırları içerisinde 300 metre boyunda piramitler bulunduğu ve bu
piramitlerin Mısır’dan çok önce inşa edildiği saptanmıştır.
Mısır’ın dip kültüründe de Türkler olduğu iddia edilmektedir.
Bknz.Çin Piramitleri.
* Norveç, İsveç, Portekiz ve Fransa’daki mağaralardaki yazıların Türk damgaları
/ ongunları – sembolleri ile okunduğunda anlamlaştığı ileri sürülmektedir.
* İskitler / Sakalar Türk kökenlidir.
* Etrüskler, Truvalılar, Sümerler, Hititler ve Friglerin dip kültüründe Türk
uygarlığı vardır.
* Japon ve Çin medeniyetinin de dip kültüründe mö. 4000 yıllarında Orta
Asya’dan Çin’e ve Japonya’ya göçen Türk’ler var.
* Türk’ler Anadolu’ya 1071 de değil, mö. 7000’li yıllarda gelmişlerdir.
Çevresi denizle çevrili Anadolu’yu sürekli besleyen Türk göçleri buraya
sıkışmışlar ve Türk varlığını oluşturmuşlardır.
* Yunanistan’ın Ön-Türkçe adının ‘’ İç-Üy-Ök ‘’ olduğu ileri sürmektedir.
Aynı zamanda Yunan kitabelerinde de Anadolu’dan gelen ve demiri çok iyi
işleyen bir topluluk olduğu yazılmaktadır. Ancak bu toplumun mevsimlik geldiği
bilinmektedir. Bu toplumun Ön-Türkler olabileceği ileri sürülmüştür.
( Plagslar .) İ.K
* Kazım Mirşan , Mısır-Sina’da piramitlerdeki yazıtlarda Ön-Türkçe kartuşlar
bulmuştur.
* Mısır’daki eşteşlerinden 2000 yıl daha eski ve iki kat daha büyük olan ve şu
anda yasaklanmış bölgede bulunan piramitler Türk’ler tarafından yapılmıştır.
Bugün Çin sınırları içerisinde 300 metre boyunda piramitler bulunduğu ve bu
piramitlerin Mısır’dan çok önce inşa edildiği saptanmıştır.
* Kazım Mirşan , Bizans’ın ilk kurulduğu dönemlerde Ön-Türkçe konuştuğunu
ileri sürmektedir.
Kanıtı ise ;
Trabzon’daki Rum Kilisesi’nde sadece Ön-Türkçe okunabilen yazılardır.
Kazım Mirşan, daha sonraları başka kültürlerden etkilenerek Bizansın Ön-Türk
dilini kullanmamaya başladığını ileri sürmektedir.
* Türk’lerle Alman’lar akrabadır.
* Türkler, devlet kurmada en önemli medeniyetlerdendir.
———————————
Araştırmacı – yazar Kazım Mirşan, Türk tarihinin seyrinin en önemli noktasının
Türk’lerin devlet kurma ve idare etme özelliği olduğunu kaydetti.
Türk’lerin Anadolu’dan Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyada etkinliklerini
sürdürdüklerini belirterek, şunları söyledi:
—
“ Türk’ler her zaman devlet kurmada ve idare etmede en önemli
medeniyetlerden / uygarlıklardan biri olmuşlardır.
Devlet kurma ve idare etmek bir sanattır.
Türk’ler de bunu en iyi yapan medeniyettir / uygarlıktır.
* Türklerin tarihteki kaynaklarına baktığımızda çok geniş ve sağlam bir
haberleşme ağının olduğunu görmekteyiz.
Türk Hakanları, sınır boylarında olan her şeyden haberdar olmaktaydı. Bunun
yanında sınır boylarında Türk hakanı adına karar verebilecek biri mutlaka
olurdu.
Devlet yönetmenin en temel unsurlarından bir tanesinin haberleşme ağının sağlam olmasıdır ki tarihte bunu Türkler ortaya koymuştur.
” Türk’lerde yönetim sanatının deneyime dayandığını vurgulayan Mirşan, son
kitabında özellikle bunu anlattığını belirtmiştir.
Türk’lerin Çin’lilerden çok önce kağıt üzerine fırçayla yazı yazmışlardır . ve
bunun örneğine çok rastlanmadığını anlatan Mirşan,
—-
“ Yazılanlardan şunları öğreniyoruz.
Türk’ler Tanrı’ya çok değer veriyorlar.
Örneğin ;
Bir gün yolda yürürken Tanrı’yla karşılaştığını yazmış ve bu ona saadet /
mutluluk getirmiş.
Diğer medeniyetlerde bunun örneği yoktur.
Türk’ler Tanrı ile olan ilişkilerinde her zaman sevgi ve saygı çerçevesinde
hareket ediyorlar ve bunu da dile getiriyorlar. ” dedi.
——————–
Türkçe yayınlar
——————–
* 1966 : Türk Metriği
* 1970 : Prototürkçe Yazıtlar
* 1978: Altı Yarıq Tigin (182)
* 1983: Prototürkçe’den Bugünkü Kürtçeye
* 1983: Urgun-Selene Yazıtları için Kabul Olunan Tarih Tespitlerinin Yeniden
Gözden Geçirilmesi
* 1985: Anadolu Prototürkleri
* 1990: Prototürk Bilginlerine Göre Astrofizik
* 1991: Bolbollar / Bal Bal . Mezar taşları.
* 1993: Prototürkçe Yazıtlar Hakkında Konferans
* 1993: Yazı İşretleri
* 1993: Alfabetik Yazı Başlangıcı ve Glozel Yazıtları
* 1994: Alfabetik Yazı Başlangıcı
* 1992: Tatarcanın Türk Alfabesi İle Yazılması (12)
* 1995: Side Bitigtaşları
* 1995: Öztürkçe “-sal ” eki
* 1996: Preportekiz Bitigtaşları
* 1996: Barış Yolunda Eğitim
* 1996 : Fiillerin İsim Ve Mastar Halleri İle Sıfat-Fiil ve Zarf-Fiil Alanlarında
Bugünkü Avrupa Dillerinde Etrüskçe İzleri
* 1997: Bugünkü Avrupa Dillerinde Prototürkçe İzleri
* 1998: Dinlerin Gelişimi, Erken Türk Dininden Doğan Dinler, Side, Pre-portegiz,
Glozel, Pre-Mısır, Etrüsk, Protpgrek ve Hinduizm, Tevrat, İncil, İslam
* 1998: Etrüskler, Tarihleri, Yazıları ve Dilleri
* 1999: Türk Takvimi
* 1999: Erken Türk Devletleri ve Türük Bil
* 2000: Sölgentaş Mağarası
* 2000 : Bilge Atun Uquq: Türük Bilge Qağan Nine Bitig
* 2000 : Moğulstandaki Kısa Yazıtlar
* 2000 : Hiyeroglifler
* 2000 : Avrupa,Sibir ve Orta Asyadaki En Eski Yazıtlara Dayanılarak Deşifre
Edilen Pra-Mısır Hiyeroglifleri
* 2001: Makaleler / köşe yazıları.
* 2003: Erken Türklerin Skandinavya Yazıtları.
———————
———————
* 1986 : Univerzum bir çerçeve gibi Statik bir sistemidir?
* 1992 : Anadoludan Piktogrammlar, Petroglifler, ISUB-ÖG ve UW-ON yazıtları
* 1992 : Prototürk Bilginlere göre Kozmik invariansların Manipülasyonu
* 1996 : Fiillerin İsim ve Mastar Halleri ile Sıfat-Fiil ve Zarf-Fiil alanlarında
Bugünkü Avrupa Dillerinde Etrüskçe İzleri
* 2000 : Avrupa,Sibir ve Orta Asyadaki En Eski Yazıtlara Dayanılarak Deşifre
Edilen Pra-Mısır eserleri
* 2002 : Eski Türk Bilginlerine göre Fizik ve Astrofizik Bilimi.
(The Science of Physics and Astrophysics According Old Tukish Scholars)
* 2003 : Erken Türklerin Skandinavya Yazıtları.
* 2003 : Erken Türklerin Anadolu Yazıtları.
———————-
———————-
* 1968 : Hiperstatik Sistemlerin Eşdeğer Yükler ile Hesabı
* 1973 : Proto-Grekçe Yazıtların Deşifre Edilmesi
* 1993 : Alfabetik Yazı Başlangıcı ve Glozel Yazıtları
* 1993 : Prototürkçe Gramer
* 1996 : Pro-Portekiz Yazıtları
* 1996 : Türlü Dillerde Proto-Türkçe İzleri
* 1997 : Etrüsk Yazıtları
————
Kaynakça
————
* Kazım Mirşan Belgeseli : https://onturk.wordpress.com/2011/04/18/kazim-mirsan-belgeseli-4-bolumluk-izlengec/
* TARİH TÜRKLERLE BAŞLAR dan alıntı.
* Çok bilgi . com
* Ceviz Kabuğu programları.
———–
EK BİLGİ :
———–
( Hulki Cevizoğlu “ Tarih Türklerde Başlar ”, Ceviz Kabuğu y. 2002, Ankara)-
tartışma izlencesinden Mirşan’ın sözlerinden birkaçı alıntılanmıştır.
Okurlarım yazılarımı bilirler, her süre onları yalnız “o yazıya özgü” bir kurgu
bağlamında geliştiririm. Bu yazı için de aynı yöntemi düşünmüştüm. Yazı çok
çok değerli kişiliğin tanıtılması konusundaydı..
Öyleyse ne yapmalıydım !
Kişiyi, yaşam öyküsüyle bg. değil saltık düşünceleri, savları, birikimleri, edimleri,
yapıtlarıyla tanıtmak…
Nedir ki, yazıyı böylece götürürken, bir anda şu “yaşamımız ona adak
Türkiyemiz’in günümüzdeki gerçekleri beni uyandırıverdi, bütün düşün
ürünlerinden sonra kendi yorumumu katmazsam bir nenler eksik kalacaktı…
Demem o, bu büyük adam niçin toplumca tanınmamıştı bugüne değin?
Tam, 1960’lı yıllardan bu yana kendisini, “ Türk Dili ”nin 17 000 yıllık yazıtlarını
çözmeye, onları Türkçe olarak okuyabilmeye adamış, bu olanaksız işi de
başarabilmiş, bunun ürünlerini en son bildiğim 48 kitap / kitapçıkta kamuya
duyurabilmeye girişmiş bir kişiden söz ediyordum.
Önce şunu düşünmüştüm :
Böylesine önemli bir kişiliği, devlet / özel kesim her fırsatta duyurmuştur
topluma-uygar bir ülkeye böylesi yakışır…
Örneğin, bir ansiklopedide de yeri vardır..
İsteyen bakar oraya.. Benim ayrıca yazmam gerekmez.
Yazı yalnızca o’nun sözlerinden oluşmalı, başlığı da ‘’ kendisinin adı ‘’…
Söylediğim gibi giderken, yazının tam ortasında içime kuşku düştü, küçük bir
denetleme:
Kitaplığımdaki bir süreler İtalya’da basılmış, gemiler dolusu getirilip günlük
gazete eki olarak verilmiş büyük büyük ansiklopedinin yapraklarını açtım.
Ne görsem iyi ?
Bu değerli kişinin adını bulacağım satırda bir başka şey yok mu?
( “Mirsen, (…) bir izomer, çeşitli doğal esanlarda (limonotu), şerbetçiotu)
bulunur ”!!! )
Buz gibi oldum, kurgum bir anda çöktü.
Tanıtacağım kişi, yeryuvarı’nın en eski, üstelik bugün de yaşayan dili Türkçe’nin
Runik / kazıma yazısının, yaşı 17 000 olan belirttiğim gibi, bugüne değin hiç
kimsece okunamadığı için yalnızca 20. yy’da Orhun örneği, Yenisey örneği son,
birtakım taşları okunabilmiş.
Bu binlerce yıl içinde unutulmuş olan Türkçe’nin o çağlardaki yapısını ilk kez
çözüp yazıtları okumasıyla bir yeryüzü tanığı olan bu kişi ,
( Bir de dilli – Rozetta taşı- yazıt yardımıyla, o da ancak birkaç firavun adını
okuyabilmiş ünlü mü ünlü Champollion’u düşünün) için devlet bir onur ödülü,
sanı düşünmüş müydü ?
Üniversiteler onursal profesör sanı vermişler miydi ?
Okyanuslar ötesi üniversiteler kendisine profesörlük önerdiler.
‘’ Türkbükü ‘’ köyüne kapanıp yaşam boyu üretmeyi yeğledi.
Yazıtların günümüzdeki üyeleri devletlerden birer ilgi belirtisi görünmüş
müydü ?
Sanmıyorum.
Bize dönelim, özel kesimi belirttik, büyük uygarlığımız binlerce yıl sonra işte bu
durumdaydı.
Bu özgün kişilik , sayı ile belirtirsek neler yapmıştı :
* Avrasya’da toplam 430 olmak üzere, bugüne değin hiçbir dilde okunamamış
600 yazıtı Ön-Türkçe olarak okumuştu (Tarcan, 2003)
* Asya’da 62 yazıt.
* Anadolu’da 25 yazıt.
* Bunlara 182 Mısır yazıtı (Hiyeroglif).
Doğal ki, bu “ okuyabilme ” ediminin nedeni O’nun kişi üstü çalışması, istemi
olduğu denli bütün bu saydığımız eskil, çağdaş dilleri bilmesidir. Yeryüzünde
hepsini bilen bir bilim kişisinin günümüze değin çıkmamış olması bu okuma işini
geciktirmiştir.
—–
Olgunun bir başka yüzü de var :
O’nun böylesine bir dev iş için donanmış, bu dilleri öğrenmesinde Türkiye
devletinin hiç bir katkısı olmamıştır , olamazdı da.
O bu ulusa Tanrı’nın bir bağışıdır.
Bizler O’nu yüğürü / hazır bulmuşuzdur.
Belki bunun içindir, devletlilerin bu denli ilgisizliği Yeryuvarı adamına. Eğer bir
takım sömürge politikalarına tutsak olmamışsalar…
Uğraşı alanında bir takım başarıları, fizik kuramları yanında, özgün gökbilimsel
kuramları ile ölçümlemeleri, kitapları-İng. Alm. vardır.
Gelelim gene günümüze, Yeryuvarı’nın “ bin yılları aydınlatan bir uygarlıkta ”
işitli / haberli) olmasını sağlayan bu tansık kişi, devletle, bilim çevreleriyle olan
ilişkilerine değinmemiştir. Bunları öğrenmek için bkz. Tarcan, 1998.
—–
Bütün bu savaşımın içinde benim de yapacağım bir şeyler olmalıydı.
Yaptım. 10 yıl çalışıp bir kitap ortaya koydum, çalışmalarımı daha da
sürdürüyorum. İlk adımda ise bir nen yaptım..
O’na “Ata ” sanını değer gördüm.
Kim olarak ?
Hangi yetkiyle, adcılıkla / temsil ?
Ulusu adcılık yetkim yoktu, devleti hiç yok.
Hiçbir yetkiyle, yalnızca sokaktaki adam kimliğimle, beni bağışlamıştır umarım,
çok yaşa Kazım Mirşan “Ata ”…..
Hepimizi de bağışla !
————————–
Ek :
Yazımı bitirdiğim bugün bir beklemediğim işiti / haber aldım :
Kazım Mirşan, kengerce / Sümerce çivi yazıtlarını Ön-Türkçe olarak
okumuştu.
19 kil tablet yazısını Türkçe olarak okuyabiliyorduk aşağıdaki dergide :
( Kazım Mirşan, “Sümer yazıtları”, Türk dünyası tarih” dergisi, TDAVy. s. 257,
2008 ist.)
“Bilinmeyen bir dilde yazılan yazıları okuma olasılığı yoktur.
Buna göre eğer Sümerce bilinmeyen dil ise, Sümerce yazıtları da okuma
olanağımız yoktur. Batılılar daima bu hataya düşmüş bulunuyorlar.” sf.50
“Asıl konumuza gelince, ben Sümer yazıtlarını deşifre / çözmek için Ugarit
Yazıtları’ndan yola çıktım. Bu arada okuduğum yazıt çeşidinin pek çok olması da
bana geniş çapta yardımcı oldu. ” s. 511
Haluk Tarcan .
——————
Rahmetli Kazım Mirşan’a ve bu günlerde 90 lı yaşlarını süren Haluk Tarcan ‘a
kendim ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum ..
Üzüntüm , Türk milleti için çok değerli bir araştırmacımızı yaşamda iken
değerlendiremedik.
Türk Tarih ve Dil kurumları başkanları , Kültür bakanlarımızın isimleri unutuldu
bile ama Kazım Mirşan Çalışmaları ve kitapları ile daima yaşayacaktır.
İdris Kulaçoğlu . 22.2.2019 çalışma odam. 02:08
KAZIM MİRŞAN
ÖNTÜRK TARİHİ
ARAŞTIRMACISI
4.7.1919 / 18.7.2016
——————–
Tv de , Ceviz Kabuğu programında ki konuşmasından ;
“ Şimdi efendim, benim bütün söyleyeceklerim yazılı belgelere dayanıyor, hiçbir
şeyin teorisini kurmuyorum. yazıları okuyorum, ve burada olan şeyleri bazen
anlaşılır konuma sokmak için ufak tefek açıklamalarda bulunuyorum. ‘’
—-
“ Şimdi, ‘Altaylar’da şehir yok’ diyorlar . Abakan Sarayı var . orada devlet
kurmuş, Serence var . Urkun boluk var. Karabalsagun şehri var.
Dört şehri saydım mı o söylediği mıntıkada?
M. Ö. 8 inci yüzyılda Avrupa’da bir tek isim saysın bana !
Bir şehir ismi !
Biz YERLEŞİKTİK !
Avrupalılar GÖÇEBEYDİ ! ”
—————–
Kazım Mirşan
—————–
4.7.1919 da , Doğu Türkistan’ın İli Nehri üzerindeki Gulca / Kulca kentinde
Mir / Emir Abbas oğlu olarak dünyaya geldi.
Xeygen’de Çince, İngilizce de öğretilen , Rusça eğitim yapan okulundan sonra
1935 de İstanbul’a gelir ve öğrenimine İstanbul’da devam etti.
Boğaziçi Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1940’ta Yüksek Mühendis
mektebine / okuluna girdi.
1942 de üçüncü sınıftayken Almanya’ya giderek Berlin’de “ Technische Schule
” de okudu.
1946 yılında Türkiye’ye döndüğünde tekrar başlatılan Irkçılık – Turancılık
Davasına tanık olarak çağırıldı.
1947 de , İstanbul Teknik Üniversitesi olarak adı değiştirilmiş olan Yüksek
Mühendis Mektebinde, inşaat yüksek mühendisliğini okumaya devam ederek
mezun oldu.
İnşaat mühendisi olarak Almanya, İsviçre ve Türkiye’de çalıştığı sırada hobi
olarak eski Türk’leri araştırmaya başladı.
—-
Sayın Turgay Tüfekçi ,Kazım beyin , 14’ün üzerinde dil bildiğini belirtmiştir.
(Cevizoğlu, 2002, sf. 106)
Almanca, Rusça, İngilizce ve Türk lehçeleri / Tatarca, Özbekçe, Başkurtça,
Tarançıca, Kaşkarlıkça / Uygurca, Kazakça, Kırgızca, Azerice, Türkiye Türk’çesi
ile kendi ana lehçesi olan, Tümen’likçe dışında Yunanca, Latince,Rusça ,
İtalyanca’yı meslek araştırmalarına yarayacak kadar bilen Mirşan, yaşamını
Türk’lük araştırmalarına adadı.
—-
Ortaya attığı Türk tarihi tezleri ile çığır açtı.
Yazıyı Türk’lerin bulduğunu bilimsel olarak ispatlayan Kazım Mirşan, alfabelerin
kökeninin Türkçe olduğu teziyle de dikkatleri üzerinde topladı.
—-
Sosyal bilimler alanında dünyanın sayılı organizasyonları arasında yer alan
ICANAS, bilim, kültür ve sanat alanında Türkiye’ye katkıda bulunanları
unutmadı. Türk tarihi üzerine yaptığı bilimsel araştırmalar ile tanınan Kazım
Mirşan’a onur ödülü verildi.
—-
Taşlardaki Ön – Türk yazıtlarını okudu , kitaplar yazdı , görüntülü anlatımlara
katıldı .
Kitaplarını Türk Tarih ve Dil kurumlarına incelenmesi için gönderdi .
Kurumlarca hiçbir çalışma yapılmadı .
( Çırpındı ! Benim yanlışlarımı söyleyin veya doğruluğunu kabul edin dedi ama
ilgi görmedi !
Neden görmedi anlaşılır gibi değil !?
Kendisi ile tel da konuşma fırsatım oldu . ) İ.K
—-
Tarih konusundaki
tezleri
———————–
Kazım Mirşan’ın savunduğu tezin, Mustafa Kemal Atatürk’ün isteklendirmesi ile
1930 yıllarında oluşturulan Güneş Dil Teorisi’ni ve Türk Tarih Tezi’ni destekleyen
tarafları bulunmaktadır.
Tek vuruşlu musiki araştırması için Türkiye’ye gelen Haluk Tarcan Bey ,
araştırmalarının en büyük destekçisi oldu .
( Haluk Tarcan bey ile tel ‘da görüştüm . Kitaplarını istedim .
5 kitabını 2 gün içinde yolladı. Kitapları özenle okudum. )İ.K
—-
* Türkçe yazıtlar ;
Vinça – Tartaria yazıtları mö 5300 ,
Skandinavya yazıtları , Glozel yazıtları mö 5000 , Val Camonica yazıtları , İsviçre
yazıtları , Etrüsk yazıtları , Proto Grek / Pelasgyazıtları , Yemen yazıtları bulundu.
Görülüyor ki , Proto Türk’lerin din anlayışı , tabiatın yorumu anlamındadır .
Burada batıl / boş / yalan inanışlara yer yoktur .
—-
** Kişiler bu dünyada TURUM –ARA / yaşam ortamında yaşadıkları kadar , öbür
dünyaya da TURUM ARA şartları içinde ulaşacaklardır .
( Bu dünyada nasıl bir ortam yaratık isek / Ölüm sonrasıda aynı ortamı
yaşayacağız !
Bu dünya yaşamında yararlı işler yapanlar ÖZ ‘ leşecekler ! ) İ.K
—-
Türk’ler yazı yazmaya başlamadan önce bile ,İSİG’lerini / inançlarını SİNTAŞ lar
aracılığı ile belirtmiş bulunuyorlar .
Özellikle ABAKAN steplerinde toplanan QT-QZ / yakmayla ruhun kozmoza
geçmesi sintaşlarına göre QT-QZ ’lar öbür dünyaya inanmış bulunuyorlar .
Gördük ki , TÜRÜK’ler / Gök + Türü olanlar , bütün inançlarını astrofizik
biliminin verilerine dayandırmış bulunuyorlar .
—-
* Oğuzlar Anadolu’ya geldiklerinde karşılarında aynı dili konuşan pek çok Türk
grubu ile karşılaşmıştır.
* Türk Tarihi mö. 16.000 ’li yıllara dayandır.
* Yazı, mö. 16.000 yılında Türk’ler tarafından bulundu .
( Bulunmadan önceki çalışmaların geçtiği dönemi biz düşünmeliyiz! ) İ.K
* Anadolu’da da Ön Türkçe yazıtlar bulunmaktadır.
* Roma’nın küllerinden kurulduğu medeniyet olan Etrüskler Türk’tür.
(Etrüsk yazıtları ilk defa 1970 senesinde Kazım Mirşan tarafından okundu).
* Romalılardan önce İtalya Yarımadası’nda yaşayan Etrüsklerin konuştuğu dil
olan Etrüskçe ,Ön-Türkçe kökenlidir.
* M.Ö. 10.000 yıllarında ılıman iklim ve büyük göllerin olduğu anlaşılan Orta
Asya’nın kuruması ve çölleşmesiyle Türk gruplarının çevre ülkelere yayıldığı ve
diğer kültürlere etki yaptıkları ileri sürülmektedir.
Bering Boğazı’ndan geçerek Kızılderili ve Güney Amerika kültürlerinin diplerinde
de Türk etkileşimi olduğu ileri sürülmektedir.
* İskandinavya dahil, tüm Avrupa’da 5000’den fazla Ön-Türkçe yazıt
bulunmaktadır. ( Kylwer taşı , çok önemli . ) İ.K
* Tüm dünya alfabelerinin kökeni Türk alfabesidir.
* Latin, Yunan, Fenike ve Kril alfabelerinin Ön-Türkçe’den oluşmuştur.
* Türk’lerin Çin’lilerden çok önce kağıt üzerine fırçayla yazı yazmışlardır .
* İlk Türk devleti Hun İmparatorluğu olmadığı, ilk Türk devletinin Bir Oy Bil
olduğu görüşündedirler. Ardından At Oy Bil, Türükbil / Öküktürük ( Göktürk
okuması yanlıştır ) gelir.
( Öküktürük : Gökten gelen tür / Rab’bani cins .) İ.K
* Türk tarihinin çok eskilere dayanması gerektiğini gösteren en büyük delil ise;
Orhun Yazıtları’dır.
Çünkü Orhun Yazıtları’nda kullanılan dil ve noktalama işaretleri bu dilin en
gelişmiş hali olduğu sonucuna götürmektedir.
Böyle bir dilin oluşabilmesi için en az 3000 yıl geriye gidilmesi gerekir.
Kazakistan’da, Bu tezi destekleyen ve M.Ö 600’lere tarihlenen bazı yazıtlar
bulunmuştur.
* Bugün Çin sınırları içerisinde 300 metre boyunda piramitler bulunduğu ve bu
piramitlerin Mısır’dan çok önce inşa edildiği saptanmıştır.
Mısır’ın dip kültüründe de Türkler olduğu iddia edilmektedir.
Bknz.Çin Piramitleri.
* Norveç, İsveç, Portekiz ve Fransa’daki mağaralardaki yazıların Türk damgaları
/ ongunları – sembolleri ile okunduğunda anlamlaştığı ileri sürülmektedir.
* İskitler / Sakalar Türk kökenlidir.
* Etrüskler, Truvalılar, Sümerler, Hititler ve Friglerin dip kültüründe Türk
uygarlığı vardır.
* Japon ve Çin medeniyetinin de dip kültüründe mö. 4000 yıllarında Orta
Asya’dan Çin’e ve Japonya’ya göçen Türk’ler var.
* Türk’ler Anadolu’ya 1071 de değil, mö. 7000’li yıllarda gelmişlerdir.
Çevresi denizle çevrili Anadolu’yu sürekli besleyen Türk göçleri buraya
sıkışmışlar ve Türk varlığını oluşturmuşlardır.
* Yunanistan’ın Ön-Türkçe adının ‘’ İç-Üy-Ök ‘’ olduğu ileri sürmektedir.
Aynı zamanda Yunan kitabelerinde de Anadolu’dan gelen ve demiri çok iyi
işleyen bir topluluk olduğu yazılmaktadır. Ancak bu toplumun mevsimlik geldiği
bilinmektedir. Bu toplumun Ön-Türkler olabileceği ileri sürülmüştür.
( Plagslar .) İ.K
* Kazım Mirşan , Mısır-Sina’da piramitlerdeki yazıtlarda Ön-Türkçe kartuşlar
bulmuştur.
* Mısır’daki eşteşlerinden 2000 yıl daha eski ve iki kat daha büyük olan ve şu
anda yasaklanmış bölgede bulunan piramitler Türk’ler tarafından yapılmıştır.
Bugün Çin sınırları içerisinde 300 metre boyunda piramitler bulunduğu ve bu
piramitlerin Mısır’dan çok önce inşa edildiği saptanmıştır.
* Kazım Mirşan , Bizans’ın ilk kurulduğu dönemlerde Ön-Türkçe konuştuğunu
ileri sürmektedir.
Kanıtı ise ;
Trabzon’daki Rum Kilisesi’nde sadece Ön-Türkçe okunabilen yazılardır.
Kazım Mirşan, daha sonraları başka kültürlerden etkilenerek Bizansın Ön-Türk
dilini kullanmamaya başladığını ileri sürmektedir.
* Türk’lerle Alman’lar akrabadır.
* Türkler, devlet kurmada en önemli medeniyetlerdendir.
———————————
Araştırmacı – yazar Kazım Mirşan, Türk tarihinin seyrinin en önemli noktasının
Türk’lerin devlet kurma ve idare etme özelliği olduğunu kaydetti.
Türk’lerin Anadolu’dan Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyada etkinliklerini
sürdürdüklerini belirterek, şunları söyledi:
—
“ Türk’ler her zaman devlet kurmada ve idare etmede en önemli
medeniyetlerden / uygarlıklardan biri olmuşlardır.
Devlet kurma ve idare etmek bir sanattır.
Türk’ler de bunu en iyi yapan medeniyettir / uygarlıktır.
* Türklerin tarihteki kaynaklarına baktığımızda çok geniş ve sağlam bir
haberleşme ağının olduğunu görmekteyiz.
Türk Hakanları, sınır boylarında olan her şeyden haberdar olmaktaydı. Bunun
yanında sınır boylarında Türk hakanı adına karar verebilecek biri mutlaka
olurdu.
Devlet yönetmenin en temel unsurlarından bir tanesinin haberleşme ağının sağlam olmasıdır ki tarihte bunu Türkler ortaya koymuştur.
” Türk’lerde yönetim sanatının deneyime dayandığını vurgulayan Mirşan, son
kitabında özellikle bunu anlattığını belirtmiştir.
Türk’lerin Çin’lilerden çok önce kağıt üzerine fırçayla yazı yazmışlardır . ve
bunun örneğine çok rastlanmadığını anlatan Mirşan,
—-
“ Yazılanlardan şunları öğreniyoruz.
Türk’ler Tanrı’ya çok değer veriyorlar.
Örneğin ;
Bir gün yolda yürürken Tanrı’yla karşılaştığını yazmış ve bu ona saadet /
mutluluk getirmiş.
Diğer medeniyetlerde bunun örneği yoktur.
Türk’ler Tanrı ile olan ilişkilerinde her zaman sevgi ve saygı çerçevesinde
hareket ediyorlar ve bunu da dile getiriyorlar. ” dedi.
——————–
Türkçe yayınlar
——————–
* 1966 : Türk Metriği
* 1970 : Prototürkçe Yazıtlar
* 1978: Altı Yarıq Tigin (182)
* 1983: Prototürkçe’den Bugünkü Kürtçeye
* 1983: Urgun-Selene Yazıtları için Kabul Olunan Tarih Tespitlerinin Yeniden
Gözden Geçirilmesi
* 1985: Anadolu Prototürkleri
* 1990: Prototürk Bilginlerine Göre Astrofizik
* 1991: Bolbollar / Bal Bal . Mezar taşları.
* 1993: Prototürkçe Yazıtlar Hakkında Konferans
* 1993: Yazı İşretleri
* 1993: Alfabetik Yazı Başlangıcı ve Glozel Yazıtları
* 1994: Alfabetik Yazı Başlangıcı
* 1992: Tatarcanın Türk Alfabesi İle Yazılması (12)
* 1995: Side Bitigtaşları
* 1995: Öztürkçe “-sal ” eki
* 1996: Preportekiz Bitigtaşları
* 1996: Barış Yolunda Eğitim
* 1996 : Fiillerin İsim Ve Mastar Halleri İle Sıfat-Fiil ve Zarf-Fiil Alanlarında
Bugünkü Avrupa Dillerinde Etrüskçe İzleri
* 1997: Bugünkü Avrupa Dillerinde Prototürkçe İzleri
* 1998: Dinlerin Gelişimi, Erken Türk Dininden Doğan Dinler, Side, Pre-portegiz,
Glozel, Pre-Mısır, Etrüsk, Protpgrek ve Hinduizm, Tevrat, İncil, İslam
* 1998: Etrüskler, Tarihleri, Yazıları ve Dilleri
* 1999: Türk Takvimi
* 1999: Erken Türk Devletleri ve Türük Bil
* 2000: Sölgentaş Mağarası
* 2000 : Bilge Atun Uquq: Türük Bilge Qağan Nine Bitig
* 2000 : Moğulstandaki Kısa Yazıtlar
* 2000 : Hiyeroglifler
* 2000 : Avrupa,Sibir ve Orta Asyadaki En Eski Yazıtlara Dayanılarak Deşifre
Edilen Pra-Mısır Hiyeroglifleri
* 2001: Makaleler / köşe yazıları.
* 2003: Erken Türklerin Skandinavya Yazıtları.
———————
———————
* 1986 : Univerzum bir çerçeve gibi Statik bir sistemidir?
* 1992 : Anadoludan Piktogrammlar, Petroglifler, ISUB-ÖG ve UW-ON yazıtları
* 1992 : Prototürk Bilginlere göre Kozmik invariansların Manipülasyonu
* 1996 : Fiillerin İsim ve Mastar Halleri ile Sıfat-Fiil ve Zarf-Fiil alanlarında
Bugünkü Avrupa Dillerinde Etrüskçe İzleri
* 2000 : Avrupa,Sibir ve Orta Asyadaki En Eski Yazıtlara Dayanılarak Deşifre
Edilen Pra-Mısır eserleri
* 2002 : Eski Türk Bilginlerine göre Fizik ve Astrofizik Bilimi.
(The Science of Physics and Astrophysics According Old Tukish Scholars)
* 2003 : Erken Türklerin Skandinavya Yazıtları.
* 2003 : Erken Türklerin Anadolu Yazıtları.
———————-
———————-
* 1968 : Hiperstatik Sistemlerin Eşdeğer Yükler ile Hesabı
* 1973 : Proto-Grekçe Yazıtların Deşifre Edilmesi
* 1993 : Alfabetik Yazı Başlangıcı ve Glozel Yazıtları
* 1993 : Prototürkçe Gramer
* 1996 : Pro-Portekiz Yazıtları
* 1996 : Türlü Dillerde Proto-Türkçe İzleri
* 1997 : Etrüsk Yazıtları
————
Kaynakça
————
* Kazım Mirşan Belgeseli : https://onturk.wordpress.com/2011/04/18/kazim-mirsan-belgeseli-4-bolumluk-izlengec/
* TARİH TÜRKLERLE BAŞLAR dan alıntı.
* Çok bilgi . com
* Ceviz Kabuğu programları.
———–
EK BİLGİ :
———–
( Hulki Cevizoğlu “ Tarih Türklerde Başlar ”, Ceviz Kabuğu y. 2002, Ankara)-
tartışma izlencesinden Mirşan’ın sözlerinden birkaçı alıntılanmıştır.
Okurlarım yazılarımı bilirler, her süre onları yalnız “o yazıya özgü” bir kurgu
bağlamında geliştiririm. Bu yazı için de aynı yöntemi düşünmüştüm. Yazı çok
çok değerli kişiliğin tanıtılması konusundaydı..
Öyleyse ne yapmalıydım !
Kişiyi, yaşam öyküsüyle bg. değil saltık düşünceleri, savları, birikimleri, edimleri,
yapıtlarıyla tanıtmak…
Nedir ki, yazıyı böylece götürürken, bir anda şu “yaşamımız ona adak
Türkiyemiz’in günümüzdeki gerçekleri beni uyandırıverdi, bütün düşün
ürünlerinden sonra kendi yorumumu katmazsam bir nenler eksik kalacaktı…
Demem o, bu büyük adam niçin toplumca tanınmamıştı bugüne değin?
Tam, 1960’lı yıllardan bu yana kendisini, “ Türk Dili ”nin 17 000 yıllık yazıtlarını
çözmeye, onları Türkçe olarak okuyabilmeye adamış, bu olanaksız işi de
başarabilmiş, bunun ürünlerini en son bildiğim 48 kitap / kitapçıkta kamuya
duyurabilmeye girişmiş bir kişiden söz ediyordum.
Önce şunu düşünmüştüm :
Böylesine önemli bir kişiliği, devlet / özel kesim her fırsatta duyurmuştur
topluma-uygar bir ülkeye böylesi yakışır…
Örneğin, bir ansiklopedide de yeri vardır..
İsteyen bakar oraya.. Benim ayrıca yazmam gerekmez.
Yazı yalnızca o’nun sözlerinden oluşmalı, başlığı da ‘’ kendisinin adı ‘’…
Söylediğim gibi giderken, yazının tam ortasında içime kuşku düştü, küçük bir
denetleme:
Kitaplığımdaki bir süreler İtalya’da basılmış, gemiler dolusu getirilip günlük
gazete eki olarak verilmiş büyük büyük ansiklopedinin yapraklarını açtım.
Ne görsem iyi ?
Bu değerli kişinin adını bulacağım satırda bir başka şey yok mu?
( “Mirsen, (…) bir izomer, çeşitli doğal esanlarda (limonotu), şerbetçiotu)
bulunur ”!!! )
Buz gibi oldum, kurgum bir anda çöktü.
Tanıtacağım kişi, yeryuvarı’nın en eski, üstelik bugün de yaşayan dili Türkçe’nin
Runik / kazıma yazısının, yaşı 17 000 olan belirttiğim gibi, bugüne değin hiç
kimsece okunamadığı için yalnızca 20. yy’da Orhun örneği, Yenisey örneği son,
birtakım taşları okunabilmiş.
Bu binlerce yıl içinde unutulmuş olan Türkçe’nin o çağlardaki yapısını ilk kez
çözüp yazıtları okumasıyla bir yeryüzü tanığı olan bu kişi ,
( Bir de dilli – Rozetta taşı- yazıt yardımıyla, o da ancak birkaç firavun adını
okuyabilmiş ünlü mü ünlü Champollion’u düşünün) için devlet bir onur ödülü,
sanı düşünmüş müydü ?
Üniversiteler onursal profesör sanı vermişler miydi ?
Okyanuslar ötesi üniversiteler kendisine profesörlük önerdiler.
‘’ Türkbükü ‘’ köyüne kapanıp yaşam boyu üretmeyi yeğledi.
Yazıtların günümüzdeki üyeleri devletlerden birer ilgi belirtisi görünmüş
müydü ?
Sanmıyorum.
Bize dönelim, özel kesimi belirttik, büyük uygarlığımız binlerce yıl sonra işte bu
durumdaydı.
Bu özgün kişilik , sayı ile belirtirsek neler yapmıştı :
* Avrasya’da toplam 430 olmak üzere, bugüne değin hiçbir dilde okunamamış
600 yazıtı Ön-Türkçe olarak okumuştu (Tarcan, 2003)
* Asya’da 62 yazıt.
* Anadolu’da 25 yazıt.
* Bunlara 182 Mısır yazıtı (Hiyeroglif).
Doğal ki, bu “ okuyabilme ” ediminin nedeni O’nun kişi üstü çalışması, istemi
olduğu denli bütün bu saydığımız eskil, çağdaş dilleri bilmesidir. Yeryüzünde
hepsini bilen bir bilim kişisinin günümüze değin çıkmamış olması bu okuma işini
geciktirmiştir.
—–
Olgunun bir başka yüzü de var :
O’nun böylesine bir dev iş için donanmış, bu dilleri öğrenmesinde Türkiye
devletinin hiç bir katkısı olmamıştır , olamazdı da.
O bu ulusa Tanrı’nın bir bağışıdır.
Bizler O’nu yüğürü / hazır bulmuşuzdur.
Belki bunun içindir, devletlilerin bu denli ilgisizliği Yeryuvarı adamına. Eğer bir
takım sömürge politikalarına tutsak olmamışsalar…
Uğraşı alanında bir takım başarıları, fizik kuramları yanında, özgün gökbilimsel
kuramları ile ölçümlemeleri, kitapları-İng. Alm. vardır.
Gelelim gene günümüze, Yeryuvarı’nın “ bin yılları aydınlatan bir uygarlıkta ”
işitli / haberli) olmasını sağlayan bu tansık kişi, devletle, bilim çevreleriyle olan
ilişkilerine değinmemiştir. Bunları öğrenmek için bkz. Tarcan, 1998.
—–
Bütün bu savaşımın içinde benim de yapacağım bir şeyler olmalıydı.
Yaptım. 10 yıl çalışıp bir kitap ortaya koydum, çalışmalarımı daha da
sürdürüyorum. İlk adımda ise bir nen yaptım..
O’na “Ata ” sanını değer gördüm.
Kim olarak ?
Hangi yetkiyle, adcılıkla / temsil ?
Ulusu adcılık yetkim yoktu, devleti hiç yok.
Hiçbir yetkiyle, yalnızca sokaktaki adam kimliğimle, beni bağışlamıştır umarım,
çok yaşa Kazım Mirşan “Ata ”…..
Hepimizi de bağışla !
————————–
Ek :
Yazımı bitirdiğim bugün bir beklemediğim işiti / haber aldım :
Kazım Mirşan, kengerce / Sümerce çivi yazıtlarını Ön-Türkçe olarak
okumuştu.
19 kil tablet yazısını Türkçe olarak okuyabiliyorduk aşağıdaki dergide :
( Kazım Mirşan, “Sümer yazıtları”, Türk dünyası tarih” dergisi, TDAVy. s. 257,
2008 ist.)
“Bilinmeyen bir dilde yazılan yazıları okuma olasılığı yoktur.
Buna göre eğer Sümerce bilinmeyen dil ise, Sümerce yazıtları da okuma
olanağımız yoktur. Batılılar daima bu hataya düşmüş bulunuyorlar.” sf.50
“Asıl konumuza gelince, ben Sümer yazıtlarını deşifre / çözmek için Ugarit
Yazıtları’ndan yola çıktım. Bu arada okuduğum yazıt çeşidinin pek çok olması da
bana geniş çapta yardımcı oldu. ” s. 511
Haluk Tarcan .
——————
Rahmetli Kazım Mirşan’a ve bu günlerde 90 lı yaşlarını süren Haluk Tarcan ‘a
kendim ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum ..
Üzüntüm , Türk milleti için çok değerli bir araştırmacımızı yaşamda iken
değerlendiremedik.
Türk Tarih ve Dil kurumları başkanları , Kültür bakanlarımızın isimleri unutuldu
bile ama Kazım Mirşan Çalışmaları ve kitapları ile daima yaşayacaktır.
İdris Kulaçoğlu . 22.2.2019 çalışma odam. 02:08